Son Dakika
Kıymetli Okuyucular
Değerli Can Dostlar
Bu hafta başında millet olarak büyük bir afet, deprem süreci yaşadık. Ülkemiz bundan daha büyüğünü, hatta en büyüğü olanını 17 Ağustos 1999 yılında yaşamıştı. Bizede, ilçemizede yakın bir bölgede Gölçük te İzmit körfezi bölgesinde meydana gelmişti. Bu büyük depremde de 17 binden fazla ( bazı iddialara göre 20 bin civarında ) insanımızı kaybettik. Ekonomik olarak da açıklandığı şekilde 20-25 milyar dolar kaybımızın olduğu tesbit edilmişti. Ekonomik büyümemizin birbuçuk, iki puan düştüğü yetkililerce ifade edilmişti. Bu ağır yükü 2001 ekonomik krizini yaşayarak milletçe ödedik.
Bu kezde 6. Şubat 2022 tarihinde, hemde ağır kış şartlarında sabah 04,17 de şiddetli bir deprem yaşadık. Bu sefer binlerce vatandaşımızı kaybettik. on binlerce vatandaşımızda enkaz altından kurtarıldı. 26 binden fazla yaralımız var. 6793 bina yıkıldı. Ancak milletçe ağır bir travma geçirdik. Travmanın etkilerini uzun süre hayatın gerçeği olarak yaşayacağız. Zaman içinde afetin tahmin edilen ekonomik faturasını ödeyeceğiz. Uzmanlar televizyon ekranlarından bu rakamın 30 – 35 milyar dolardan aşağı olmayacağını tahmin ettiler. Sanıyorum bundan sonra oluşacak üretim kaybımız bu rakama dahil edilmiş değil. Çünkü personel kayıpları, üretim makinalarının ve fabrikalarının hasarlarının telafisi tespit edilebilir değil.
Meseleye birde şu perspektiften bakalım isterseniz. Nasıl oluyor da Hastaneler, polis evleri, idare lojmanları, kamı binaları yıkılıyor. İşte “Adıyaman Belediye Başkanlığı binası bu halde.
Neden yan yana inşa edilmiş binalardan bazıları yıkılıyor, bazıları yıkılmıyor. Mimari eksiklik veya yetersizlik demek mümkün değil. Çünkü ilgili odalardan, idari birimlerden ( çoğunlukla Belediyeler, imar müdürlükleri, Mimar Mühendis odalarından ) onay almak durumundadır.
Neden neden kamu idarelerinin teknik şartnamelerini, standartlarını, niteliklerini tayin edip belirledikleri yollar çöküyor, çatlıyor, yarılıyor. Bakınız Gaziantep- Maraş otoyolu bu halde çökmüş, Minübüs çöküşle birlikte 4 metre aşağıya düşmüş.
Sizce bu yolu yaptıran kurum sorumlusu mu? teknik kontrol mühendisimi? işi yapan müteahhitmi? Hangisi sorumlu olmalı? Yoksa bütün bu zevata iş üretme imkanı sunan siyasi kişilermi?
Ve hatta SAMİMİYETLE İTİRAF edelim. Önümüze sürülen karar verici siyasi kişileri seçiyormuşuz zannıyla ONAYLAYAN BİZ SEÇMENLER mi?
Hayır biri değil hepsi sorumlu bence. Ancak hepimizin kaybettiği ve mutlaka tekrar bulmamız, sahiplenmemiz gereken DÜRÜST, ADİL, ERDEM, DEMOKRAT, MÜTEVAZİ gibi öz değerlerdir.
“Nokta kadar menfaat için, virgül gibi eğilme” atasözümüz felsefesini benimsemiş. Eğilmeyen, bükülmeyen, satmayan, satın alınamayan, liyakat ve beceri sahibi şahsiyetlerin iktidar sahibi olmalarını başarmaktır. Hep beraber milletçe kendimizi sorguya çekmeliyiz. Yani Adam gibi adam olmalıyız.
Esasen yasalarımızda, yönetmelikte her türlü düzenlememiz mevcuttur. Ancak yürütmenin kontrolü, menfaat ve popülist siyasete tercih etmesi olağanlaşmıştır. Dikkatle bakıldığında haksız zenginlik hak kabul edilir haldedir. Minare artık kılıfına sığmamaktadır. Rüşvet veya tavassutsuz iş görülemez olmuştur.
Behemal siyasilerin etik yasayı çıkarmaları ve herkesin varlığının hesabı sorulabilmelidir. Yüzükten vazgeçtik, mevcut tapuların, banka hesaplarının, vergi beyannamelerinin sorgulanması gerekmektedir.
Yüreğimiz yanıyor. Enkazın altında inleyen kalan her can bana bağırıyor sanki. Bugün bana yarın sana diyor. Her işimiz yanlış, her işimiz eksik, her işimiz yamuk. Neremiz doğru ki?
Herkes kendini sorgulasın lütfen. Yaptığımız iş, kazandığımız bedel, bulunduğumuz makam veya mevki, sahip olduğumuz birikim hakkımız mı?
Gününüz aydınlık,işiniz dürüst.
Kazancınız hak, keyfiniz tam olsun.
“”Ama hakkınız olsun. Hak edin lütfen. “”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar