Son Dakika
Sevgili okurlarım; İnsan topluluklarının yaşamında ADALET olgusu son derece hayati önem arz etmektedir. Haksıza karşı haklıyı, zalime karşı mazlumu, güçlüye karşı zayıftı korumak için vardır. Bu anlamda çıkarlarının aynı olduğunu var sayan kişiler örgütlenmelerinin temelini adalet oluşturmalı. Zira kişilerin haklarını ancak adaletle güvence altına alınır, mağdur olması önlenir.
Günümüzde en gelişmiş örgütlenme biçimi devlettir. Devlet örgütlenmesinde bir araya gelen kişiler, kurdukları devlet aracılığıyla haklarını güvence altına almayı murat ederler. Çünkü, devlet araçtır, amaç insandır. İnsanın yaşam alanı doğa olduğu için aynı zamanda doğadır. Bu anlayış referans alınırsa, devlet aygıtı aracılığıyla hem insanlar arasında adalet sağlanır, hem de insan doğa ilişkisinde insanın tahribat önlenir ve uyumlu birliktelik sağlanır, böylece adalet devletin temelidir, söylemi karşılığını bulur.
İnsanlık tarihinin tecrübelerinden ortaya çıkan sonuç şu gerçeği bize açık ve net olarak göstermiş, kişiler arası ve doğayla sağlıklı, uyumlu birlikteliğin temeli adalettir. Onun için adalet devletin temelidir ilkesi benimsenmiştir. Yani devlet mağdurun, mazlumun, zayıfın hakkını, zalime haksıza ve güçlüye karşı korumak için vardır. Aksi durumda kuruluş amaçlarından sapmış olur, kuruluş amacının dışında bir işleve sahip olur ve yıkılır gider.
Bu noktada lafı uzatmadan soralım, Türkiye Cumhuriyeti devleti adil bir devlet mi? Sizi bilmem ama cevabım negatiftir. Zira, devletin sınırları içinde haksızlığa uğrayan milyonlarca mağdur, mazlum, zayıf insan mevcuttur. İnsanları mağdur edenler, bu haksızlığı bir zat devlet aracığıyla yapıyorlar. Çünkü devlet adil olmadığı için her adaletsizliği yapmaya müsaittir.
Hal böyle olunca, devletin başına geçen keyfine göre başına buyruk bir şekilde kullanıyor. Şimdi, Tunceli Ovacık Çat köyü olan benim köyümde, bir zat devlet eliyle hakkımızın nasıl gasp edildiği yazıyorum.
Galiba 1964 olacak, köyümüze tapu kadastro geldi herkes tarlasını tapuladı. Tapunun veriliş şeklinden bir örnek vereceğim. Doğusu dere, batısı dere, kuzeyi tepe, güneyi mezarlık. Tarlanın ekilen alanı 10 dönüm doğusunda ve batısında derelere kadar olan kısımda hayvanların kışlık yemi için biçilen otlar var. Ayrıca ceviz, armut, elma vb. meyve ağaçları ve söğüt, kavak gibi ağaçlar var. Bütün bu yerlerin hepsi tarlanın kapsam alanına dahil edildiği için otu, meyvesi, otlağı hepsini tarla sahibi beslediği hayvanları için kullanırdı, yani köyde herkesin yeri yurdu belliydi. Köy özelikle hayvan beslemeye uygun olduğu için insanların hayvanlarını rahatça bekleyeceği yerlerini devlet verdiği tapuda belirlemişti. Geçen yıl köyümüze yine kadastro geldi, devlet “tapuları iptal ediyorum size yeni tapu veriyorum” dedi ve bize yeni tapu verdi.
Bilin bakalım ne oldu. Yeni tapuda sadece ekilecek yerin tapusunu verdi. Ot biçtiğimiz tüm meyve ve diğer ağaçlarımızı hepsini hazineye devretti. Yani gasp etti. Bizim oraları bilenler ekili alanların çok az olduğunu bilirler, asıl geçim kaynağı hayvancılıktır hayvan besleme olanağını yok ettiniz mi insanların rızkını kesmiş olursunuz, bir önemli geçim kaynağında meyve ağaçlarıdır.
Ayrıca kışın burcuyla hayvanlarını beslendikleri kavak ve söğüt ağaçlarıdır. Kısacası bizim köylerde hayvan besleme olanağı yok edildiği taktirde yaşam olanağı yok edilir. Devletin verdiği tapuya göre yapılan budur. Ayıptır,,günahtır koskoca devlet kala kala fakir köylünün beş on bağ otuna, üç beş kök ağacına mı kaldı. Normalde devlet rızkını temin etmesi için vatandaşına olanak sağlar, bırak olanak sunmayı çok acı çeken ezik insanların var olan ufak, tefek imkanları elinden alınıyor.
Söyleyin beyler sizin derdiniz ne, neyin peşindesiniz, ne yapmak istiyorsunuz söyleyin Türkiye halkı bilsin.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar