Son Dakika
Değerli Okuyucular,
Kadirşinas Dostlar;
İklimsel değişiklik, bozduğumuz doğal tabiat dengesi, çevre kirliliğine sebeb olan tüketim azgınlığı, endüstriyel emisyon gazları artışı, ozon tabakasındaki yırtılma vs, vs. Doğal yaşam dengemiz insanoğlu eliyle bozuluyor. Değişiyor, dönüştürülüyor.
Aslında fen bilgisi olarak bize öğretilen şeylerden biri de maddenin sakınımı kanunu idi. Yani “ Madde yoktan var edilemediği gibi, vardan yok edilemez. Sadece birinden ötekine dönüşebilir” Yani Dünyamız üzerinde bulunan her şey çeşitli sebeplerle değişiyor dönüşüyor. Ancak yok olmuyor, azalmıyor.
En basit haliyle mesela taş ocaklarından aldığımız kum, çakıl, taş, mıcır, vesaire. Kullanılan yere göre seramik, çimento, beton, asfalt, dolgu gibi değişik isimlerle adlandırılarak çeşitli şekillere dönüştürülerek kullanılıyor. Mesela kutuplarda ki buzullar, dağlardaki karlar tabiat döngüsü içinde dönüşerek denizleri gölleri oluşturuyor. Sulama olarak tükettiğimizde sebze ve meyvaların özünü oluşturuyor. Temizlik ve içme suyu olarak hayatımızı ikame ediyor.
Orman emtiası da mesela evlerimize mobilya, inşaat malzemesi, kompozit ürünler, ısınma amaçlı odun vs olarak giriyor. Dönüşüme uğruyor.
Araçlarınıza doldurduğunuz fosil yakıt olarak benzin veya dizel türü sıvı yakıtta Egsoz gazı olarak Karbon monoksit, Azot ve Kükürt bileşenlerine dönüşerek ısı ile birlikte kısmen havamızı kirleterek dönüşüyor. Koruyucu Ozon tabakasına zarar veriyor.
Bunları yazma ihtiyacı duydum Tabiatı Ve doğal dengeyi tahrip ediyor, çevremizi bozuyoruz. Beni etkileyen Dudaklı köyü değirmen Boğazı bölgesindeki bir iki Taş ocağı görüntüsü oldu.
Tabii ki ihtiyaç olan yerlerde bu ocaklar açılacak, malzeme ve ham madde kullanılacaktır. Fakat kullanılan ocaklar işi bitince rehabilite edilerek bitkisel toprakla kapatılmalı, iyileştirilmeli doğal çevresi ile bütünleştirilerek, ağaçlandırılmalıdır.
Orman yeşil dokusu ve temiz havasıyla aranır, özlenir. Bütün tahribatımıza rağmen yine öyle sanırım. Çünkü insana huzur veren rahatlatan bir ortam olarak sizi karşılıyor.
Birde üstüne tuz biber olarak, geçen günlerde Dudaklı ve Narlıdere köylerimizde yaşanan sel baskınları oldu. Tarım arazileri çamur ve sular altında kaldı ,ekili ürünler ve meyveler zarar gördü. Bölge halkı üreticiler mağdur oldu.
Ayrıca hatırlarım, çocukluğumda bölgemizi, ilçemizi çilek ve şeftali kokularıyla , doğal su kaynaklarıyla herkes bilir ve tanırdı. Bu bölgeye has özellik zamanla kaybedildi. Suyumuzun kalitesi ve bolluğu malum, Su markalarımız dünyada tanınır oldu. Tekstil sektörü Boyahane ağırlıklı kısmı bölgemizde konumlanmış, yeraltı suyumuzu hoyratça kullanmaktadır. Toprağımızın nem oranının azalmasına sebeb olmuştur.
Derelerimiz kurumuş, kaynaklarımız kaybolmuştur. Karapınar dediğimiz kaynak suyu küçük bir dere olarak Kestel’in içinden akar, İçinde balık bulunurdu. Eskiler bilirler. Köy kahvesinin galvanizli kovaları veya tahta kasalarında Fruko veya Karlıdağ marka gazozlar bu küçük dere içinde soğutulurdu. O küçük derenin suyu ile köy kahvesinin alt tarafındaki
( bugün yıkılarak yok edilmiş olan tescilli yapı )
Değirmen çalıştırılırdı. Köylünün un ihtiyacı bu Değirmenden sağlanır, burada çözüm üretilirdi.
Topraktan, Tarımdan, Hayvancılıktan, Doğadan zenginleşme adına uzaklaşan toplum artık , keyif için, temiz hava için, huzur bulmak rahatlamak için, geriye dönmeye çalışıyor. Tatile çıkıyor. Pikniğe gidiyor. Terk etiği, geride bıraktığı güzelliği, temizliği, berraklığı, yalınlığı arıyor bulamıyor.
Ne olur, Siz siz olun, ETRAFINIZI, ÇEVRENİZİ, HAVANIZI, DOĞAL HAYATI, TABİATI kirletmeyin pisletmeyin bozmayın bozdurmayın. Çöpünüzü atmayın, bırakmayın. Örnek olun. Yapanlara tepkinizi gösterin, eleştirin, protesto edin.
Gününüz keyifli bereketli olsun.
Sağlıcakla kalın, Mutlu olun.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar