Yok mu kurtaracak Bahtı kara maderini

Sevgili okurlarım; “Libya’ya girdik, Karabağ’a girdik,  İsrail’e de gireriz” diyor sayın Cumhurbaşkanımız.

Buyurun buradan yakın. ABD devlet başkanı dahil dünyanın hiç bir devlet ve hükümet başkanı böyle bir cümle kurmamıştır, kurmazda. Çünkü, ülkeler arası ilişkilerde belli normlar vardır, dolayısıyla ülkelerin yöneticileri ulu orta aklına geleni söylemezler, bu normlara göre diplomatik bir dil kullanırlar ve en sert  sözleri bile uluslararası hukuk çerçevesinde beyan ederler.

Hele hele emperyalistler, bölgemizde cehennem ateşi yaktığı tarihi bir süreçte Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, uluslararası meselelerle ilgili  kamuoyuna açıklama yaptığı zaman, kılı kırk yarmaları icap eder. Üzülerek  ifade ediyorum, maalesef emperyalistlerin yaktığı son tahlilde hepimizi yakacak olan ateşe gavfilane bir şekilde odun  taşıyoruz.

Ülkemiz adım adım telafisi olmayan sona doğru gidiyor, herkes gaflet uykusundan bir an önce uyanmalı, sorumluluk almalı, doğru bir istikamet üzerinde birliktenlik sağlayarak harekete geçmeli, gün bu gündür, yarın çok geç olacak iş işten geçmiş olacak.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin şu anda uyguladığı iç ve dış politikası işlevsizleşmiş durumda. Acilen yeni politik seçenekler oluşturmalı, kan, göz yaşı ve sefalet yok edilmeli. Anlaşılan kimse sayın Erdoğan’a “kral çıplak” demiyor. O vakit iş başa düştü, avazım çıktığı kadar bağırarak “kral çıplak” diyorum, Allah rızası için duy sesimi, etrafına toplamış olduğun vasat kadrolar ile bu kadar ciddi meseleleri çözmenin mümkün olmadığını bilmeni istiyorum.

Yazıyı iki önemli uyarı ile bitiriyorum.

Dinler, ırklar ve mezhepler insan kanı dökme aracı oluyorlarsa, hepsini Allah kahretsin.

Son olarak Namık Kemalin sözlerini bölgemize uyarlıyorum “Düşman bölgemizin coğrafyasına dayamış hançerini yok mu kurtaracak Bahtı kara maderini.”