Son Dakika
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Ulusal egemenliğimizin ilanının 100. yılını kutlarken; ülke ve dünya olarak oldukça
zorlu bir süreçten geçtiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz…
Milletimizin ve insanlığın yaşadığı sıkıntıların nedeni bellidir: insanı öncelemeyen;
hak, hukuk ve adalet gibi değerlerin içini boşaltan; doğayı bencilce yok eden, sömürgeci
zihniyetler ve işbirlikçi yönetimler milletimiz için de insanlık için de temel sorundur.
Sorun; emperyalist sömürücü sistem ve acımasız kapitalizmdir. Bunların içimizdeki
uzantılarıdır. Çözüm; ulusal egemenliğin yeniden şahlanmasındadır… “Halkçı”, “devletçi”,
“milliyetçi”, “cumhuriyetçi”, “devrimci”, “laik” ve “tam bağımsızlıkçı”; “egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir.” diyen ATATÜRK DEVRİMİ yani ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE’dir.
Atatürk Devrimi; Milli Kurtuluş Savaşı’nın amacını teşkil eden milli egemenlik esası
üzerine inşa edilmiştir. Böylece milli bir devlet yapısı, yani, Türkiye Cumhuriyeti
kurulmuştur. Atatürk Devrimi; emperyalizmi, sömürgeci uluslararası güç odaklarını dünya
tarihinde ilk kez yenilgiye uğratarak; tüm mazlum milletlere de ilham kaynağı olmuştur.
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Ulusal egemenliğin çatısı, TBMM’dir. 23 Nisan 1920’de Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK tarafından kurulan TBMM, dünya siyasi tarihinde “Gazilik” unvanına sahip tek
parlamentodur. Milli karargahtır… Milletimizin varlık nedenidir. Bugünkü asıl mesele ise;
TBMM’nin bu tarihi çizgisinden uzaklaştırılmış olmasıdır.
Gazi TBMM tarihinde; emperyalizmi yenmiştir… Sömürgecilerin tüm planlarını
bozmuştur… Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur… Yasalar yapmıştır… Hükümetler
oluşturmuştur… Her bir cumhuriyet hükümetini denetlemiştir… Hükümetleri
değiştirmiştir…
Gazi TBMM; milli iradenin göz bebeği, rotası ve ışığıdır. 100. yılında, bugün; TBMM,
işlevsizleştirilmiştir. Denetim başta olmak üzere birçok yetkisi elinden alınmıştır.
Dönüştürülen ve değiştirilen yönetim sistemiyle birlikte Gazi TBMM adeta dışlanmıştır.
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün eşsiz liderliğinde, 19 Mayıs 1919’da çıkılan yol
milli egemenlik yoludur… 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı; milli egemenliğin
vazgeçilmezliğidir. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizin ilanı ise milli egemenliğin devlet
sistemine hakimiyetidir. Bu tarihler; milli varlığımız açısından yaşamsal önemdedir.
TBMM’nin açılışının 100. yılında ne yazık ki ulusal tarihimiz bilinçli bir şekilde
itibarsızlaştırılmaktadır. Bu tehlikeli bir oyundur…
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Atatürk Devrimi, yüzyılların birikimi ve yüzyılların öngörüsüdür… Yüzyılların
öngörüsünde:
* Kul yerine yurttaş; ümmet yerine millet vardır.
* Hurafe ve hilafet yerine; bilim ve akılcılık vardır.
* Cumhuriyet, demokrasi, milli egemenlik ve laiklik vardır.
* Aile, soy, hanedan, kişi ve sınıf yönetiminin yerine çok partili parlamenter
sistem ve özgürlükler vardır. Hukukun üstünlüğü ve tarafsız yargı vardır.
* Düyun-u Umumiye ve ekonomik bağımlılık yerine; planlı üretime dayalı
kamucu ekonomi anlayışı vardır.
* Devlet sosyaldir.
* Onurlu dış politika, bütünleştirici ve üniter iç siyaset anlayışı vardır.
* İnsan hakları, kadın ve erkek eşitliği vardır.
* Milli, karma ve çağdaş eğitim sistemi vardır.
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Ulusal egemenliğimizin 100. yılında; emperyalizmi ve işbirlikçilerinin oyunlarını
yeniden bozmak zorundayız. Sorun da çözüm de bellidir… Çözüm; Atatürkçü Düşünce’ nin
tam anlamıyla uygulanmasıdır. Buna göre:
* 100 yıllık Gazi TBMM’nin yetkileri derhal iade edilmelidir.
* Tartışmalı ve hukuk dışı 16 Nisan 2017 referandumunun öncesine
dönülmelidir.
* Demokratik parlamenter sistem acilen yeniden inşa edilmelidir.
* Yaratılan algı operasyonlarıyla; demokrasinin doğal bir sonucu olduğu halde
kötülenen, “koalisyonlar” yerini “ittifaklara” bırakmıştır. Bu açık bir
aldatmadır. Demokratik parlamenter sistem, ulus egemenliğinin en geniş
haliyle temsilini sağlamaktadır.
* Demokrasiye aykırılığı, yetersizliği ve işlevsizliği çok net anlaşılan bugünkü
sistem hemen değiştirilmelidir.
* Hukukun üstünlüğüne dayalı tarafsız ve bağımsız yargı sistemine acilen
ihtiyaç duyulduğu kesindir.
* Basın özgürlüğü başta olmak üzere; bireysel hak ve özgürlükler yeniden
güvence altına alınmalıdır.
* Tarikat – cemaat – siyaset – ticaret döngüsü; 100. yılında milli
egemenliğimize yönelik en ciddi tehdittir. 15 Temmuz FETÖ askeri
kalkışmasından ders alınarak; devlet, tarikat ve cemaatlerden
temizlenmelidir.
* Büyük Atatürk’ün kişilikli dış politikasına dönüş bir zorunluluktur. Orta Doğu
bataklığından çıkışın ve milli devlet olarak yaşamımızı sürdürmemizin
başkaca bir seçeneği yoktur.
* Gelir dağılımındaki adaletsizlik derhal giderilmelidir. Bu adaletsizlik, iç
barışımızı bozucu niteliktedir. Emek – sermaye çatışmasındaki konumumuz
nettir. Emekçi kesime hakkı verilmelidir. Emek en yüce değerdir.
* 100 yıl öncesinde bırakılan soy, hanedan, aile ve kişi yönetim anlayışına,
saltanata ve hilafete özlem duyanlara asla geçit vermeyeceğiz.
* Ülkemizin, bölgemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu sorunların çözümüne
odaklanmak üzere; Atatürk Devrimini ve Cumhuriyetimizin temel niteliklerini
benimsemiş; demokratik parlamenter sistemin inşasını sağlayacak bir TBMM
Hükümeti’nin kurulmasını gerekli görüyoruz. Tüm siyasi partileri ve ilgili
kurumları bu konuda çaba harcamaya çağırıyoruz…
YÜCE TÜRK MİLLETİ!
Ulusal egemenliğimizin 100. yılı kutlu olsun. Yaşadığımız tüm sıkıntılardan daha da
güçlenerek çıkacağımıza olan inancımız tamdır.
BENZER HABERLER