GAFLET UYKUSUNDAN UYANMAK GEREK

Sevgili okurlarım;
Sayın Bahçeli’nin radikal bir şekilde, barış hamlesi yapmasıyla beraber Türkiye kamu oyunda bir curcuna koptu. Kimin aklına ne geldiys,e ulu orta konuşmaya başladı derken, yıllardır süren savaşı bitirecek bir barış paradigması oluşturma çabası varmış gibi, heyecanlı bir koşuşturma başladı. Halbuki Türkiye’ye barışı getireceğine dair en ufak emare na mevcut.
Beyler kusura bakmayın, siz ülkeye barış falan getiremezsiniz. Zira, barış getirmeniz için barışı istemeniz lazım, barış istemeniz için barıştan çıkarınız olması lazım.
Savaş ve zorbalıktan beslenenlerin, barış istemeleri mümkün değil. Herkesin haklarının hukukun güvencesi altında olduğu, adalet düzeninde barış içinde birlikte yaşanabilir. Şu anda Türkiye de devlet düzeninde hukuk devre dışı olduğuna göre, adaletten söz etmenin anlamı yoktur, dolayısıyla hukuk kendi zıttı bir işleve dönüştüğüne göre, bu şartlarda içeride ve dışarıda barış sağlayacak paragdima oluşturmanın nesnel koşulları yoktur. Eğer, ülkeye ve bölgeye barış getirme hususunda samimi isek, adalet ve eşitlik düzeni kuralım o zaman savaş, doğal olarak bitmiş olur .
Bu anlamda kahin olmaya gerek yok, az bir şey dünyadaki düzenleri gözlemlemek yeterlidir. Hangi ülkede adalet ve eşitlik düzeni güçlüyse, o ülkede barış güçlüdür.
Lafı uzatmaya gerek yok. Çünkü, çok laf boş laftır. Zulüm ve zorbalık yok edilmez ise, ne ekonomik kriz biter, ne de sosyal barış olur.
Hele hele HTŞ’yi devrimci bir oluşum kabul eden bir anlayışla, bu işler hiç mi hiç olmaz. Yapacağımız en doğru şey, gaflet uykusundan bir an önce uyanıp, içinde bulunduğumuz tarihi süreci objektif olarak tahlil ederek, zamanın ruhuna uygun yöntem ve araçlarla yola devam etmektir.