Son Dakika
Kıymetli okuyucular,
Değerli dostlar ;
Sizlere geçen sayıda yazdığım Yakın Coğrafyamız Ortadoğu başlıklı konuya önümüzdeki bir yazıyla devam edeceğimizi ifade etmiştim. Unutmuş değilim ancak konunun özü, olan yakın komşularımız olan bölgede, Ortadoğu da kazan öyle şiddetli kaynıyor ki, hiç bir yorum an itibarıyla sağlıklı olamaz. Bizim hükümetimiz adına Cumhurbaşkanımız, milli istihbaratımız, güvenlik güçlerimiz,ve dahi dış işleri bakanlığımız vs öyle ifadeler ve açıklamalar yapıyorlar ki, şaşıyorsunuz. Biz neymişiz be abi…!!! oluyorsunuz.
Jeopolitik ve sosyolojik gerçeklik olarak biz zaten bölgede olmak zorundayız ve olacağız. Rusya, İran, Amerika, AB niye yıllardan beri bölgedeler, çıbanbaşı İsrail neden BM tarafından durdurulamıyor. Bunları düşünmeliyiz diyerek bir müddet daha beklemek gerektiğine inanıyorum. Bölgede PKK/ YPG terör güçleri neden hala destekleniyor göreceğiz. Diyor ve konuyu terk ediyorum.
Gelelim yeni konumuz Takvim Değişikliği’ne
Bugün 30 Aralık Pazartesi bir tam gün sonra içinde bulunduğumuz 2024 bitiyor ve yeni bir yıla başlayacağız. Yeni yıl 1 Ocak 2025 Çarşamba ile başlayacak, takvim tanımlaması değişmiş olacak. Esasen derinlemesine baktığımızda hayatımızda herhangi bir fark yok, güneş yine dün olduğu gibi ışıyacak, gün başlayacak, benzer bir şekilde hayatımıza devam edeceğiz. O zaman ağırlıklı olarak Hıristiyan dünyasındaki curcuna eğlence ve kutlamaları aynen niçin, niye taklit ediyoruz. Bu işin anlamı nedir, hiç düşündünüz mü ?
Bugün kullanmakta olduğumuz Miladi takvim, diğer gerçek ismiyle Gregoryan takvimdir. Dünyanın hakim imparatorluğunun Roma imparatoru Jül Sezarca kabul edilmiş olan Jülyen Takvimi yerine 13.Papa Gregorios tarafından yaptırılmıştır. Hz İsa Peygamberin doğum yılını (0)Milat başlangıç yılı olarak alır ve güneşe göre hazırlanmıştır. Dünyanın Güneş dönüş süresi olan 365 gün, 6 saatlik zamanı “1 yıl” olarak kabul eder. Özü itibarıyla günümüzde Hıristiyan toplumun kabulü olarak günümüzde biz dahil, dünyanın büyük kısmında kabul edilmiş olarak kullanılmaktadır.
Cumhuriyetin ilanından önce biz Osmanlı imparatorluğu olarak islam dünyasının ortak kullanımında olan Hicri takvimi kullanıyorduk. Müslümanlarda Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa’nın Mekke’den Medine’ye hicretini baz alan miladi 622. yılını başlangıç kabul ederek, Ay hareketlerine göre takvim hazırlamışlar ve kullanmaktaydılar. Daha sonra kurulan Osmanlı imparatorluğu da, doğal olarak Hicri takvimle başlamıştı. Osmanlı imparatorluğu Hicri 699. (Miladi 1299 ) yılında kurulmuştur.
Cumhuriyet öncesi, meşrûtiyet ilanını müteakip 1910, 1916 ve 1917 yıllarında Osmanlı parlamentosunda üç kez hicri takvimden miladi takvime geçilmesi teklifi verilmiştir. Amaç Hicri yıl ile miladi takvim arasındaki 10 küsür günlük zaman farkını ve Avrupa ile olan karışıklığı ortadan kaldırmaktı.
Birinci ve ikinci düzenleme teklileri İslami düzenlemeden vazgeçme olarak değerlendirme olacağı savıyla meclis-i mebusan ve meclis-i ayan tarafından reddedilmiştir. Üçüncü teklif ise üç usul açısından kabul edilmesi öngörülmüştür. Ancak çalışmalar arasında kadük olmuş, yok hükmünde kalmıştır.
Cumhuriyet ilanından sonra büyük devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün riyasetindeki TBMM tarafından verilen kanun kabul edildi. 25 Aralık 1925 yılında kabul edilen 698 sayılı kanunla Resmî devlet takvimi olarak miladi takvim kabul görmüştür. Ülkemizde 1 Ocak 1926’dan itibaren de miladi takvim kullanılmaya başlanmıştır. Yaklaşık yüz yıldır ülkemiz dünyanın bir çok ülkesi gibi miladi takvimi kullanmaktadır. İslami gerekçelerle tatil olarak kullanılan Cuma günleri de, Pazar günlerine çevrilmiş, Cumalar iş günü olarak düzenlenmiştir. Siyonist, Yahudi dünyası halen Cumartesi günlerini dini ritüelleri gereği tatil günü, Pazar gününüzde iş günü olarak kullanmaktadırlar.
Bugün uygulanmakta olan Noel tatili ile yılbaşı tatilleri batı dünyasında anlaşılabilir gerekçelerle birlikte kutlanmaktadır. Özetinde Hz. İsa Peygamberin, 23-25 Aralık tarihlerinde doğduğu var sayılan bu günlerde Hıristiyan dünyasında, inzivaya çekilinir, inananlar evlerine kapanır ve inançlarının gereğini yerine getirirler, küçük ailede birlikte olurlar. Hz. İs,a peygamberin doğumunu idrak edici sohbetler yaparlar. Alış veriş mekanları, dükkanlar, lokanta ve eğlence yerleri kapalıdır. Adeta hayat bitmiş, trafikte gereğinin dışında araç kalmamıştır. Sessizlik ve sükunet hakimdir.
Takvimin 31 Aralık son gününde ve 1 Ocak ilk gününde Hıristiyan kitle, doğum kabulü olan başlangıç için evlerinde kalırlar. Ciddi bir çoğunlukta meydanlarda buluşarak havai fişek eğlencelerine katılıp, sözüm ona kutlamalara renk katarlar. Birbirlerine hediyeler sunar, iyi dileklerde bulunurlar.
Önemsenmesi gereken bir olgu ki, festival havasında görülen hediyelik malzeme satışı ile stantların kurulması, evlerin, ağaçların ışıklarla süslenmesi yapılır, sağlanan görselliktir. Küçük sergi stantlarında her türden hediyelik malzeme bulmak mümkündür. Ancak ağırlıklı olarak parfümeri ürünleri veya el sanatları olan ürünler bulmak mümkündür. Hatıra değeri olan isme bağlı nakış baskı fotoğraf türü bolca ürünlerde bulunabilir. Işıklandırma ve görsellik ekstra uğraşılmış şekilde, özel bir görünüm katılımcılara sunulmaktadır.
Ülkemizde de artık Noel ve Yılbaşı kutlamaları ortak kutlanmaktadır. Bizim sosyal kültürel bir bağlantımız olmamakla birlikte inanılmaz bir coşkuyla tamamen eğlence endeksli olarak kutlanır olmuştur. Lüks restaurantlarda aşırı yemek ve içki tüketimi öne çıkmaktadır. Eğlence mekanlarında ise şarkı türkü havasında sabah saatlerine kadar zaman israf edilmektedir. Doğrusunu isterseniz ben bu kültürel kutlamanın lüzumsuz gereksiz ve israf edilen imkan olduğunu düşünüyorum.
Benim düşünceme göre, Rumi takvimden miladi takvime geçişle, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğü, ve dünya ile entegre bir geçişi sağlamak fevkalade anlamlıdır ve bir başarı olarak değerlendirilmelidir. Bu vesileyle her türlü iletişim ve ticari zorluklar bertaraf edilmiştir.
Hepimiz için kanaatimce sadece bir takvim değişikliği ifade etmesi gereken yılbaşı dönüşümünü Nilüfer Belediyesi önündeki meydanda düzenlenmiş festival alanından görsellikle paylaşıyorum. Henüz günün erken saati olduğu için sakin olan meydan akşam saatlerinde sahne performansı ve coşku ile tavan yapıyor.
B u vesileyle hepinizin takvim değişikliği , YENİ YILINIZI kutluyorum. YENİ YILIN Başarılı, Verimli, Sağlıklı, Huzurlu şekilde geçmesini diliyorum. Ülkemiz ve çevremizdeki dost ve kardeş ülkelerdeki çatışmaların, huzursuzluğun sona ermesini bekliyorum. Emperyal Devletlerin duygularına alet ve maşa olan terörist oluşumların bitirilmesini diliyorum. Hakeza ÜLKEMİZİN YAPICI önderliğinde büyük devlet adamı, Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi YURTTA SULH, CİHANDA SULH prensibi gereği BARIŞ ve KARDEŞLİĞİN tesis edilmesinin diliyorum ve başarabilineceğine inanıyorum.
Gününüz, Yeni Yılınız neşeli geçsin
Sağlıcakla kalın, mutlu,huzurlu olun.
BENZER HABERLER