logo

Yakın Coğrafyamız Ortadoğu

Değerli Okuyucular,
Kadirşinas Dostlar.
Yazı yazabilmek kolay olmuyor. Hem de benim ısrarcı bölgesel, yerel bakış açım olunca, oldukça zor oluyor. İlçemizin de oldukça uzun zamandır (yaklaşık otuz yıldır) kesintisiz yayın hayatında olan Kestel Yöre gazetemiz de yazmaya başladığımda, sadece ilçemizden ve bölgesel olarak yazacağıma karar vermiş, öylede yapmıştım. Ancak üç aydır gördüğüm tedavi sürecinde, yazmaya bir miktar ara verdim. Gazetemiz sahibi Ramazan beyim, sağolsun eksikliğimi hissettirmeden bilgilendirme yaptı.
Ben hiçbir zaman tam bilgilenmediğim, hatta teyit edemediğim bir şey yazmadım. En azından konu ile direkt ilgili veya muhataplarına sormadan dinlemeden yazmadım. Takdir edersiniz ki her olguyu, her şeyi takip etmek mümkün olamıyor.
Fakat iki haftadır basın ve yayından takip edebildiğim, hatta yakın olarak ilgilendiğim genel siyasette, kendi öğrendiğim bilgi ve düşüncelerimi paylaşıyorum. Yaptığım yorumlarım tamamen bana aittir ve düşüncelerimdir. Meselenin siyasi, kültürel, sosyal ve hatta felsefi boyutunu değerlendiriyorum. Konu felsefi midir, toplumsal mıdır, siyasi midir. Onu işin uzmanları bilir. Amacım sizlerle düşünce paylaşmak ve engin yorumlarınızla sentez yapmanızı sağlamaktır.
Geçen hafta yazdığım, HAK HUKUK ADALET başlıklı yazım ile ilgili tepkilerinizden, olumlu geri dönüşler aldım. Yerelden ayrılmamın ve biraz daha geniş açıdan yazmamın yanlış olmayacağı kanaatim oluştu. Doğrusunu isterseniz biraz da mevcut gündem beni mecbur etti. Ortadoğu kaynıyor, dönüşüyor.
Ülkemizin, milletimizin 40 yıldır terör belasıyla yaşadıkları yetmiyormuş gibi, başta Suriye’li sığınmacılar. Devamında da Amerika’nın Afganistan’ı terk etmesiyle, o bölgeden gelen Taliban sürgünleri, ilavesiyle ekonomik açıdan Afrika’dan gelen göçmenlere gösterilen iktidarın müsamahası hepimizi bunaltı. Ekonomik olarak dar boğaza girdik. Enflasyon canavarını dizginleyemeyen iktidar, var olduğu konuşulan, BOP projesinin eşbaşkanlık görevini gizleyemedi, taşıyamadı. Ve Suriye iktidarı çöktü.
Gazze de yaşanan İsrail katliamı bölgeyi ateşe atan ilk adımdır. Bakın anlatayım…. Emperyalist Amerika’nın ellili yıllar, Demokrat parti iktidarından beri bizi bugünlere hazırladığı kanaatindeyim. Bu iddiayı çeşitli kaynaklardan dinlemiştim, katılıyorum. Marshall yardımları, 60 ihtilali, aralarda bir iki muhtıra denemeleri ve nihayet 1980 ihtilali ile “Bizim çocuklar başardı” methiyesini Amerikalı yetkililerden dinlemiştik. Amerika’nın dönemin başbakanı S. Demirel’e 1965’te İran, Irak ve Suriye’deki kürtleri Türkiye’ye bağlayalım topraklarınız büyüsün teklifinin yapıldığını, fakat Genelkurmay’ın itirazıyla rafa kaldırıldığını Cengiz ÖZAKINCI Paşa’nın “Türkiye’nin Siyasi İntiharı YENİ-OSMANLI Tuzağı” isimli kitabında okumuştum. Sonra….
BİZİM ÇOCUKLAR 80 darbesiyle iktidara geldiler. Devrim Konseyi başkanı Org. Kenan Evren ve üyeleri 83 yılında bir kararname ile, ülkemizde 8 şehirde özel valiler maharetiyle üniter devlet yapısının yıkılarak, federatif eyalet sistemine geçileceğini itiraf etmişti. Henüz terör örgütü PKK ilk eylemini yapmamıştı.
Kararname Genarallerce TBMM’ne sunuldu. Özal, hükümetinin yeni seçilmiş bakanlarından Vehbi Dinçerler, bu yasanın kabul edilemez olduğunu, kabul edilirse ülkeyi sekiz’e bölen parlamento olacaklarını söyledi. Ve Yasa 11 Temmuz 1984’te iptal edildi. Plan rafa kaldırıldı.
1989 yılında galiba Almanya seyahati dönüşü Başbakan ÖZAL gazetecilere söyle diyordu. Türkiye’de şehir sayısı 100’ü aşacak ve 16 Büyükşehir de çevrelerindeki şehirlerle bağlı olarak, özel bir yönetimce düzenlenecek bunu tartışmalıyız. Bu belki Eyalet

sistemine geçişin başlangıcı olur diye ifade ediyordu. Özal’ın danışmanlarından Cengiz Çandar, böyle bir düzenlemenin Kürt halkının sorununa çözüm olacağına, Özal’ın inandığını ifade etti.
Aynı plan 1992 yılında, CIA şefi Paul Henze’nin 21 y.y .Türkiye’nin yönetimi raporunu olarak, Başbakan Mesut Yılmaz’a da sunulmuştur.
Sonrası yıllarda CIA direktörü Graham E.Fuller, konu ile ilgili yazdığı raporunu “YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ” ismiyle kitaplaştırdı.
Kitabında, Atatürk’ün Üniter Devlet yapısı fikrinden vazgeçilmesi gerektiğini bahsediyor ve Türkiye’de halkın Atatürk ideolojisinden vazgeçirmek, uzaklaştırmak gerektiğini empoze ediyordu. Oysa biz Türkiye de yaşayanlar olarak, Büyük Önder ATATÜRK’ün gösterdiği yoldan ayrılmayacağız. Onun “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” fikrine sımsıkı bağlı kalacağımıza söz veriyoruz.
Nihayet 2004 yılında Amerika tarafından, hem de Ak Parti iktidarı döneminde BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ilan edildi.
Değerli okuyucular bu konuyu bir yazı daha kaleme alarak, Gazze de İsrail katliamını, İran, Irak ve Suriye’nin konumlarımı, hakeza PKK, PYD, YPG gibi terör örgütlerini, Mülteci göçmenlerini, hasılı Ortadoğu’nun değerini yorumlayalım isterim.

Share
117 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

5+6 = ?