logo

YIKILMADIM AYAKTAYIM, SÖYLETEN SENSİN

Sevgili dostlar; Bursa’mızda bir gazeteci dostumuz var. Yıllardır köşe yazılarını ilgiyle takip ettiğimiz bir güzel insan, iyi bir dost,  yüzüne baktığınızda o güzelliği görüyorsunuz, benim kendisi ile aşırı bir dostluğum yok, çok fazla yemiş içmişliğimizde yok, ama çok değer verdiğim bu güzel insanla karşılaştığımızda el sıkışıp bir merhabamız var, bu nedenle kendimi şanslı hissediyorum, merak ettiniz adını tabi ki bu kişi Selahattin Adıgüzeller.

Yazılarını takip ettiğim dostumuz yine nefis dokunuşlarla, bir köşe yazısı yazmış izniyle bu bölümde o yazısından alıntılar yapacağım, iyi ki varsın sevgili Adıgüzeller, iyi ki ayni şehirde birlikte yaşıyoruz, kalemine, yüreğine sağlık sağlıcakla kal sevgili dost, güzel insan.

MHP Genel Başkanı sn. Bahçeli, sert üslupları ile ürkütüyor fakat sosyal medyada yaptığı ilginç paylaşımları da şaşırtıyor ve güldürüp duygulandırıyor.

Yine geçenlerde hayranı olduğu Ferdi Tayfur’un bir şarkısını üzerinde spor giysilerle açık havada bir yürüyüş yaparken paylaştı. Bu görüntü ve söylemler açık mesajdı birilerine, buna şüphe yok adreste belliydi aslında, sağlıklı olduğunu, hasta olmadığının görüntüsü verdi, yani yıkılmadım ayaktayım demeye getirdi, beyaz çizgiler arasında yürüyerek çizgimiz belli demek istedi, tabi ki en anlamlısı şarkının ismiydi, SÖYLETEN SENSİN !!!

Şarkı biraz uzun sadece son bölümü şöyle

Sana söylediğim sözlere kızma – Sitem ediyorsam ettiren sensin – Senden çektiklerim yetti canıma – Zalimsin diyorsam söyleten sensin.

Dostlar, bu duygusal parça ancak alkollü içki masalarında iyi gidebilir de spor yaparken dinlenmesi oldukça ilginç geldi hepimize, böyle sözleri olan bir parçada neden paylaşılır oldukça manidar, inşallah doğru yere gitmiştir, eğer gitmediyse sonraki paylaşım yine F. Tayfur’dan (Hatıran yeter) ya da (Hadi gel köyümüze geri dönelim)olursa hiç şaşırmayalım.

Batan güneş olursa hiç şaşırmam !!!

1 MAYIS VE İSTANBUL’DA G.RESMİ OHAL

İstanbul’da yollar kapatılmış, barikatlar kurulmuş ve onlarca kişi yerlerde sürüklenip gözaltına alınıyor, 42 bin polis görev yapıyor, toplu ulaşım araçları çalıştırılmıyor, insanlar evlerinden dahi çıkamıyor, havaalanı ve terminallere ulaşamıyor, ve 2013 ‘den bu güne böyle devam ediyor bunun adı da işçi bayramı öylemi, polisle işçi ve emekçiler karşı karşıya getiriliyor, bu günleri fırsat bilen provokatörler iş başına geçiyor polise taşla sopayla saldırıyorlar, dünyaya rezil oluyoruz peki bu gerginlik ve kargaşa kimin işine yarıyor, toplumu bu kadar germenin ne anlamı var, kime ne faydası var.

Daha geçen gün askeri anayasa vesayetinden kurtulup daha özgürlükçü ve insan haklarına saygılı bir anayasa yapmaktan bahsedenler 1 Mayıs’ın sembolü olmuş ve Anayasa mahkemesi tarafından bu bayramın bu alanda kutlanabileceğine karar verilmiş olduğu halde bu alanda bu bayramın yapılmasını yasaklıyor yıllardır, mantıklı bir açıklaması da yok, iç işleri bakanının anlattıkları da kimseyi de tatmin etmedi.

Bu bayram yıllardır sağ iktidarlar tarafından verilen yanlış bilgiler nedeniyle toplumda hep solcuların, hatta komünist ve sosyalistlerin kutladığı bir bayram olarak bilinir. Gerçek olan ise 1884 yıllarında ABD ‘de işçilerin günlük çalışma saatinin 8 saate indirilmesi için başlattıkları 1886 da dünyaya yayılan bir dayanışmadır 1 Mayıs. Ülkemizde de ilk 1 Mayıs 1922 de Ankara da kutlanmış 1923 de ise resmi bayram olarak kabul edilmiştir, doğrusu budur.

Bu 1 Mayıs ülkemizin her yerinde kutlandı hiçbir tane olay var mı, yok, peki neden Taksim yasak aslında şu yapılsaydı yasak kaldırılsa ve kutlamalar Taksimde yapılsa hatta ülkenin C. Başkanı da bir kutlama mesajı yayınlamış olsa hatta işçi temsilcilerini makamında kabul edip bu bayramlarını kutlamış olsa inanın en küçük bir olay yaşanmayacağı gibi güvenini kaybettiği vatandaşların büyük bölümünün de gönlünü kazanma şansı olurdu, çok mu zordu bunları yapmak, ama bir gerçek var yıllardır bu böyle, hani benim dediğim olacak dercesine bir inat söz konusu, bu inatlaşma ve işi liyakat sahiplerine bırakmadıkları içinde ekonomiz de yerlerde sürünüyor ne yazık ki.

Her seçimden sonra bir Anayasa yapma telaşı başlıyor buna defalarca şahit olduk, mevcut anayasaya uymuyorsunuz yenisi olsa ne olur, eskisi olursa ne olur, daha önceki yıllarda AKP’nin bu şansıda vardı 23 yıldır elinizi tutan mı vardı, neden yapmadınız diye sorarlar adama bu saatten sonra zaten yapamayacaklarını da biliyorlar çünkü AKP+ MHP nin oyları bu iş için yeterli değil ve halkta olan güvenlerini de yitirdi bu iki parti, bir gerçekte öyle özgürlükçü Anayasa falan geçin bunları bunu kimsede yemez bu saatten sonra, tek istedikleri iktidarlarının devam etmesi ve Erdoğan’ın o görevde bir dönem daha kalabilmesini sağlamak.

31  MART VE  DİYALOG

Yıllar sonra verilen randevu ve Erdoğan, Özel görüşmesi gerçekleşti, bunun sürekli olması gerekiyor tarafsız bir Cumhurbaşkanı olsa, eskiden olduğu gibi belli aralıklarla yapılmalı, buna ihtiyaçta var ama neden bu günlere kaldı.

Daha da önemlisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu görüşmeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la mı yaptı, yoksa AKP Genel Bşk.nı Erdoğan’la mı, AKP Genel Merkezinde yapıldığına göre, AKP Gen. Başkanı ile yapıldı, iyide orada Cumhurbaşkanlığı forsunun ne işi var. Ben, Özel’in yerinde olsam buna tepki koyardım, bu görüşmeyi de Çankaya, Kaçak saray veya Mecliste yapardım. Şimdi bu görüşme sevdası nereden çıktı, 31 Martta kaybedilen bir seçim sonrası halkın güvenini kazanmak, şirin gözükmek için yapıyor olabilir Erdoğan, birde iadeyi ziyaret inanılır gibi değil, bunlar asla Erdoğan’ın yapısına uygun şeyler değil, bana hiç inandırıcı gelmiyor, yeni bir oyun kuruyor olabilir, MHP ile parti içinde sorunlarda büyük, buda sebeplerden biri olabilir.

Umarım, CHP akıllı davranıp bir tuzağa düşmez, boş olan sandalyenin bile açıklaması yapılamadı, mutlak bir mesaj niteliği taşıyor, ülkenin devasa sorunları varken, hala neyle uğraşıyorlar, neyse Özel, üstünü örtüp geçti, Erdoğan şunu da çok iyi gördü, bir daha asla iktidar olamayacak, bununda farkında.

HER  GÜN  BİRAZ  DAHA  FAKİRLEŞİYORUZ

Nisan ayında asgari ücret açlık sınırının altına indi, yıllık enflasyon halkın güvenini yitirmiş olan TÜİK’te % 70, özel bir kurum olan ENAG’da ise % 125 gözüküyor, doğru olan kesinlikle ENAG, çünkü vatandaş olarak bunu biz çarşıda, pazarda her alanda yaşıyoruz. Emekli, memur Temmuzda enflasyon farkı alacak TÜİK o nedenle düşük göstermek zorunda kalıyor daha doğrusu bizlerin cebine hak ettiğimiz halde girmesi gereken paraya el koyuyor, yetim hakkı yiyorlar, bu kurumda bu rakamları belirleyenler umarım namaz kılıp, oruç tutmuyorlardır hatta hacca ve umreye gitmiyorlardır.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı olan sn. Erdoğan ekonomist olduğunu faizin sebep, enflasyonun netice olduğunu söyledi durdu yıllardır, uyguladığı yanlış politikalar sonucu 23 yıldır nerdeyse tek başına yönettiği ülkenin haline bak, başta emeklimiz olmak üzere insanımız açlığa mahkûm oldu ve sabretmemiz söylendi. Yine hatırlayın sn. Erdoğan kişi başı yıllık geliri 99.266 bin dolar olan Norveç’in battığını açıklamıştı, kendi yönettiği ülkemizde ise yıllık 6300 dolarlık asgari ücretle kriz falan yok iyimi, sıkışınca dış güçler öylemi.

Biz sadece millete hesap veririz diyorlar ya peki kur korumalı mevduat diye bir şey çıkardınız, ülke kaynaklarını zenginlerin cebine nasıl aktardığınızı anlatır mısınız vatandaşa, neye faydası oldu bunun, dolar 12 TL. den yine 33 TL. ye geldi kim karlı çıktı bu işten tabi ki sermaye sahipleri, merkez bankası tarihinde ilk kez zarar etti bunun nedenini çıkıp bir yetkili anlatsın, enflasyon nasıl oldu da bu rakamlara ulaştı nedeni nedir anlatmalısınız, sarayınızın günlük gideri 36 milyon olurken emekliye seyyanen 3-5 bin TL. Veremediniz, yazlık kışlık saraylara, lüx makam araçlarına harcanan milyonlarca liraları anlatır mısınız lütfen, kadere iman eden birisiniz sn. Erdoğan sadece üç aylık korunma gideriniz 616 milyon TL. başka bir deyişle günlük korunma gideriniz 6,7 milyon TL. nerdeyse  62 bin emeklinin maaşı demektir bu.

Kalın sağlıcakla

Osman Fahri ÜNAL

Share
306 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

8+9 = ?