Son Dakika
Cumhurbaşkanına hakaret suçu yeni bir suç değil. Cumhuriyet kurulduğunda ülkeye yeni bir ceza kanunu yapılması için harekete geçilmiş ve o dönemlerde sistematiği en iyi olan İtalyan Ceza Kanunu esas alınarak, toplumumuza uygun ekleme ve çıkarmalar yapılarak Türk Ceza Kanunu hazırlanmış ve 01.03.1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Cumhuriyetin yeni rejimi parlamenter sistem olduğundan, ülkeyi başbakan ve seçilmiş milletvekillerinden oluşan bakanlar kurulu yönetecektir. Yakın geçmişe kadar da ülke bu şekilde yönetildi. Ancak bir de Devletin Başı sıfatı ile Cumhurbaşkanlığı makamı ihdas edilmişti. Cumhurbaşkanı fiilen idareye katılmasa da Başkomutan ve Devletin Başı sıfatları ile donatılmış ve en önemlisi de tarafsız bir kişi olduğundan bu makama özel önem verilmiştir. Ceza Kanunu’na Başbakan’a Hakaret diye bir suç konulmamıştır. Yani başbakana küfretmek ile komşunuza küfretmek aynı maddeden aynı cezaya almanıza neden olurdu.
Çünkü başbakan seçimle gelir ve halkın ondan hesap sorma yetkisi vardır. Bu kapsamda bazen ipin ucunu kaçırıp küfür de edilmiş olsa, sade vatandaştan farkı olmayan başbakana hakaret sade vatandaşa hakaret ile aynı cezayı gerektirecektir. Oysa Cumhurbaşkanı devletin birliğini temsil ettiğinden ve tarafsız olduğundan ona küfür ya da hakaret edilmesinin sonucunun daha ağır olması makuldür.
Ancak yakın dönemde parlamenter sistem lağvedilerek başbakanlık yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmiş, Cumhurbaşkanı’nın partili olması ve seçimle belirlenmesi mümkün hale getirilmiştir. Artık memleketi idare eden, kabineyi belirleyen seçimle gelen Cumhurbaşkanı millete karşı sorumlu hale geldi. Bu kapsamda vatandaş artık Cumhurbaşkanı’na karşı seçmenlikten kaynaklı eleştirme ve hesap sorma hakkına da sahip olmuş oldu. Ancak Cumhurbaşkanı’na Hakaret suçunu tanımlayan 299. madde TCK’da yerini korudu. Böyle olunca başka amaçlarla getirilmiş Cumhurbaşkanı’na Hakaret suçu, iktidarın muhalifleri sindirmesi için kullanılabilecek bir araç haline geldi. Yarın seçimler sonunda Millet İttifakından bir Cumhurbaşkanı çıkar ise bu madde bu kez de, Cumhur ittifakı taraftarları için uygulanabilir. Oysa seçimle işbaşına gelen kişiye özel yasa koruması verilmesi hukuka uygun değil.
Elbette Cumhurbaşkanı’na hakaret eden kişi ceza almalıdır. Ancak sıradan hakareti düzenleyen madde zaten TCK’da 125. maddede mevcut. Ayrıca sadece Cumhurbaşkanı’nı koruyan bir madde parlamenter düzende anlamlıydı. Ancak partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde seçilmiş bir kişi olan Cumhurbaşkanı’nın özel olarak korunması bu maddenin siyasi amaçlarla kullanılmasına da sebebiyet verebilir. Bu nedenle parlamenter sistemin ortadan kalkmış olması ile artık Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun da kaldırılması, bu tip hakaretlerde TCK m:125 ‘e göre ceza verilmesi gerekir.
Son olarak gündemle ilgili olduğundan değinelim. Sedef Kabaş’ın eylemi suç teşkil ediyor ve ceza alması da gerekir. Ancak ağır suçlarda uygulanması gereken tutuklama tedbirinin alt sınırı 1 yıl olan ve cezasının ertelenmesi mümkün olan bir maddede uygulanması hukuk skandalıdır. Cezası 1 yıldan 4 yıla kadar olan bir suçtan tutuklama kararı verilmesi son derece yanlış. Failin yargılanıp sonunda verilen ceza cezaevinde infazı gerektiriyorsa elbette cezaevine girecektir. Ancak tutuklama tedbiri, henüz karar verilmeyen, yani henüz ceza almamış kişinin tedbiren cezaevine alınması anlamına gelir. Cinayet, Gasp, Cinsel Saldırı, Terör Örgütü Üyeliği ve buna benzer ağır suçlar için uygulanan tedbirin hakaret için uygulanması hukuk sistemimizin halini de ortaya koyuyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar