Son Dakika
Sevgili okurlarım; Hava kararmak üzereydi, gök gürlüyordu yağmur yağacak endişesiyle, kaldığım yerden epeyce uzak olan su kaynağından hızlıca gidip suyu aldım, çadıra döndüm, yağmur ufak ufak çiseliyordu, iki tane çadırımız var, birini arı harmanının alt tarafına kurduk diğerini de üst tarafına. Alttaki çadıra girdim tabureye oturdum, bir şeyler yemek için hazırlığa başladım, aniden uğultulu bir ses kulağıma geldi, o anda sanki bir el çadırı üstümden aldı gitti, yukarı doğru bir baktım bizim çadır içindeki karkas birlikte beyaz bir kartal gibi havada uçuyor biraz sonra aşağı doğru gözden kayboldu. Sanki kıyamet kopmuştu, ortalık duman, her şey havada uçuşuyor, ayağa kalktım şuursuzca sağa sola bir kaç adım attım, birden bire avazım çıktığı kadar “Ya ya Hızır, ya Allah kurtar beni” diye bağırdım. O anda ruhuma bir dinginlik geldi, sakinleştim. Kendi kendime “her şey çok güzel olacak” dedim, içime bir rahatlama geldi. İki dakika gibi bir süre sonra fırtına tık diye durdu, etrafıma baktım, biraz ağır olan şeyler hızlı bir şekilde, hafif olanlar aheste aheste yere düşüyor. Bizim üst çadırın iç bölümü takılı olduğu için ayrıca, içinde kanepe yatak ve benzeri eşyalar olduğundan dolayı, onları fazla uzağa sürükleyip götüremiş..
Celal Balan, arkadaşımız koçlarını koyundan ayırdığı için yanı başımızda ağıl yaptı, hayvanlarını gece orda yatıyor, o anda derenin karşı yakasında hayvanlarını otlatıyordu. Fırtınadan sonra baktım bir yerde gözükmüyor “Celal…Celal” diye bir kaç kez çağırdım, baktım ses seda yok önce kaygılandım sonra “Celal bu memleketin çocuğudur, bir şey olmaz inşallah” diye düşündüm içimdeki kaygı yok oldu .
Elektrik lambası elimde etrafı dolaşmaya başladım, alt taraftaki çadır yüz metre aşağıda bir ağaca takılmış kalmış, üstteki çadır otuz metre kadar sürüklendikten sonra yere yıkılmış. Diğer eşyalar her tarafa dağılmış vaziyette. Nerden başlamalıyım diye biraz düşündüm önce sakin olmalıydım öylede yaptım .
Önce çadırı kurmalıyım, yağmur yağarsa eşyalar ıslanır. Üst çadırın içindeki eşyalardan başladım. Önce karkasını söktüm gece hayli ilerlemişti, baktım Celal Balan’ın sesi geliyor kendisine “durumun nasıl” dedim. “İyiyim” deyip, koyunlarını ağıla koydu. Çadırı kurmama yardım etti, ay ışığı yoktu, karanlıkta el lambasıyla epeyce zorlanarak çadırı kurduk. Celal yatmaya gitti, ben yağmurdan zarar görme ihtimali olan eşyaları içeri taşıdım. Geçenin karanlığında, başka bir şey yapma olanağım yoktu.
Çok yorulduğumu fark ettim, dinlenmeliyim ama uyuma şansım yok. Zira, rüzgar arı kovanlarının etrafına çevirdiğimiz tellere, elektrik veren cihazı ve telleri tahrip etmiş dolayısıyla gece ayı gelir kovanları yağmalar.
Böylece hava aydınlanıncaya kadar bekledim. Sonra üç saat uyudum, tekrar kalktım geceden kalan enkazı toplamak için işe koyuldum.
Bazen, Televizyonun karşısına oturup, insanların doğal veya savaşlarda yaşadığı mağduriyetin filmini seyrederiz. On dakikalık bir fırtına bu tür olayların ne büyük felaket olduğunu bana gösterdi. Yani, yaşanan gerçek olay, film seyretmekten çok farklı…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar