Son Dakika
İnternette izlediğiniz sokak röportajlarında, sık sık vatandaşların eskiden yokluk vardı kuyruklar vardı şimdi bolluk var derken, aynı zamanda fiyatlardan ve ekonomiden şikayet ettiği, oy tercihlerinin ise ekonomiden şikayete rağmen iktidardan yana olduğunu söyledikleri garip söyleşiler var. Üretimin ve kapitalizmin gelişmesine bağlı olarak ürün ve çeşitlilikte artışın sömürünün değil de bolluğun arttığı şeklinde anlaşılması cehaletten kaynaklı basit bir yanılsamadır. Bunda şaşacak bir taraf yok. Eskiden evlerde telefon yokken şimdi herkesin cebinde telefon olması, ülkenin gelişmesini değil, dünya kapitalizminin ürettiği yeni ürünleri herkese satarak sömürüyü ve bağımlılığı artırdığının göstergesidir. Bunu iktidara bağlayarak eskiden buzdolabı yoktu şimdi harikayız bakışının ciddiye alınacak tarafı elbette yok.
Dünya genelinde ihtiyaçlar arttıkça insanların yaşamlarını bu ihtiyaçlar dahilinde sürdürmesi, bu ihtiyaçları da makul bedellerle karşılamaları insanlığın gereği. Eskiden sobalı evde oturuyorduk diyerek şimdi doğalgaz ve kalorifer teknolojisi varken hala soba da direnmenin anlamı olmadığı gibi bu gelişmeleri hükümete bağlamanın saçmalığı bahse konu söyleşileri komik video haline getiriyor.
Ancak eskiyle karşılaştırdığımızda da gerçekten şaşılacak bazı şeyler de var. Mesela devlet adamlarının eleştirilmesi, karikatürlerinin yapılması, mizaha konu edilmeleri. Yaşı 30 üstü olanlar çocukluklarında devlet büyüklerinin karikatürlerinin yapılmasını sıradan işler olarak görür. Yaşı 40 civarı ve daha büyük olanlar ise daha acımasız eleştirileri, örneğin her akşam plastip şov gibi tüm devlet büyüklerini mizah konusu yapan programları hatırlayınca “evet öyle şeyler vardı” diyerek yine normal bulur. Ancak geçmişte plastip şova, başbakanın cumhurbaşkanının taklitlerine karikatürlerine gülen insanlar, şimdilerde aynı şeyin Tayyip Erdoğan için yapıldığını gördüklerinde taklidini yapan ya da karikatürünü çizen kişilerin tutuklanmasını da normal karşılayıp destek verebiliyorlar. İşte demokrasinin yavaş yavaş ortadan kalkması ve tek adam rejimine dönülmesi tam olarak böyle bir şey. Çocukluğumuzda düğünlerde alkol servisi yapılması normal olan iken, şimdilerde düğünlerde içki servisi yapılması aynı ailede dahi ayıp sayılıyor. Toplumun temelden dönüştürülmesi, demokrasiden uzaklaşılması böyle basit şeylerden anlaşılabilmekte.
Demokrasinin ikiz kardeşinin hukuk olduğunu düşündüğümüzde hukukun çoktan öldüğü, yargı bağımsızlığının ise hukuk fakültesi okuyan gençlere öğretilen gereksiz bir bilgi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor. Ufak ufak bu toplumun ana değerleri aşındırıldı gibi gözükse de öyle ya da böyle her ceberrut yönetim zayıfladığında eski değerler tüm gücüyle avdet ederler. Demokrasiden hukuktan bu kadar uzaklaşan bir iktidarın demokratik sistem içinde halkın teveccühünü kaybedeceği ve ilk seçimlerde iktidarın değişmesinin şaşırtıcı olmayacağı da bir diğer gerçektir. Ülkedeki demokrasi ve hukuk sistemindeki gerilemeyi nihai saymamak, her şeye rağmen demokrasiye inanmak gerek.
Bunu bize öğreten belediye seçimleri olmuştur. İstanbul ve Ankara’yı kaydeden hükümet bu yenilgiyi unutturmak için hamasete başvursa da sıradaki seçimlerde çok farklı sonuçların ortaya çıkacağı halkın seçtiği belediye başkanlarına olan desteğinden anlaşılıyor. Yeter ki ülkemize ve demokrasiye inancımızı kaybetmeyelim
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar