Son Dakika
Değerli Okuyucular,
Kadirşinas Dostlar.
Ülkemizde maalesef çokça bir şeyler oluyor. Her birimiz bir şekilde olanlardan haberdar oluyoruz. Üzülüyoruz, şaşırıyoruz, merak ediyoruz, fakat kabullenmekte inanmakta zorlanıyoruz.
Çünkü olanlara farklı açılardan bakıyoruz, farklı kaynaklardan bilgileniyoruz. Kimse kusura bakmasın taraftar olarak değerlendiriyor yorumluyoruz.
Haklıyı, doğruyu, bizim olmayanı kabul etmiyoruz. Aksine menfaatperest değerlendiriyor, ilkesel değil kişisel davranıyoruz. Haktan yana olup, adaleti gözetmiyoruz.
Böyle olunca da moralimiz bozuluyor. Sinir sistemimiz aşarı zorlanıyor. Stresimiz tavan yapıyor. Ruhsal bütünlüğümüz tarumar oluyor.
Ben kendi adıma bunları yaşadığımı söyleyebilirim. Hayata bakışım değişiyor, umutlarım, ümidim azaldı.
Geleceğimiz, gençlerimiz evlatlarımız kayboluyor. Gözümüzün önünde eriyorlar, tükeniyorlar. Aldıkları eğitim onlar adına bir işe yaramıyor. Kusura bakmayın ben gerçeklerden, çoğunluktan bahsediyorum. Üç beş nitelikli üniversitede okuma şansı elde edebilmiş evlatlar ilk ve orta öğretimde iyi okullarda, yüksek paralı okullarda, nitelikli kurslarda okumuş varlıklı ve şanslı oldukları için karşılık buluyor olabilir. Ancak ülkemizde bulunan
209 üniversiteden arzu edilen nitelikli maalesef istenen, aranan üretim alınamıyor. Mezunlarımız okudukları branştan başka işlerde, mesleklerde çalışıyor. Hayatlarından umutlu değiller, mutlu memnun olamıyorlar.
Amacım sizleri üzmek, kaygılarınızı arttırmak değil. Ülkede asgari ücret ile iş bulabilmek pek kolay değil. Asgari ücret yoksulluk sınırının altında. Çiftçi perişan, emekli ise çoğunlukla sürünüyor. Kime dokunsanız bin dert dinliyorsunuz.
Bazı dostlarımız veya dostlarınız ifade etmeye çalıştıklarımıza katılmayacaklardır. Hatta bütün alış veriş yerlerinin, eğlence mekanlarının, restoranların, kafelerin hınca hınç dolu olduğunu, her yerin lüks araçlarla dolu olduğunu söyleyerek, savunmaya geçeceklerdir. Haksız değillerdir.
Çünkü ülkenin yüzde on’luk, onbeş’lik kısmı, tüm ülke gelirinin yüzde seksen’ini elde etmektedir. Geriye kalan yüzde seksen beş veya doksanlık kısmı ise, toplam gelirlerin yüzde yirmi’sine anca ulaşabilmektedir.
Uzun zamandır ülkeyi yöneten iktidar elitleri ise yüzümüze bakarak enayi olduğumuzu sanıyorlar.
Cümle alemin inanarak, inandırılarak güç kazandıkları, iktidar oldukları, üç YYY (Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar) formülü gerçekleştirilememiştir. Aksine ilaveleriyle çoğalan bir hal almıştır. 16 Nisan 2017 de referandumlu Anayasa değişikliği sonucu kazanılan – Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir. –
Müteakiben de YYY sihirli formülü, OZH (Otoriteleşme,Zenginleşme, Hukuksuzlaşma) ilavesiyle çoğalmış ve ülke bu halde yönetilmektedir.
Şimdilerde uzmanların, tabii ki birleşik muhalefetin de iddiası gibi, Ekonomik çöküş, derin yoksulluk, hukuksal boşluk, artan işsizlik, önlenemeyen cari açık, sosyal meseleler ve nihayet ERKEN SEÇİM yaklaşmaktadır.
Türkiye yekvücut 86 milyonluk halkıyla, gençleriyle, jeopolitik ve stratejik konumuyla, çevresindeki tüm karmaşa ve huzursuzluklara rağmen müthiş bir kalkınma potansiyeline sahiptir.
Aydınlık, modern, çağdaşlaşmış, kalkınmış, zenginleşmiş, laik, sosyal ve demokrat Türkiye inanın çok yakındır.
Ben inanıyorum. Sizde inanın…Bir şey değişecek. Delikanlının dediği gibi “HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK”
Gününüz neşeli, ümitli geçsin.
Sağlıklı yaşayın, mutlu kalın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
06 Ekim 2025 Yazarlar
29 Eylül 2025 Yazarlar
29 Eylül 2025 Yazarlar
28 Eylül 2025 Yazarlar