Son Dakika
1999’dan bu güne çeyrek asır geçti. bu zaman zarfında 1999 depreminden alınan derslerle, depreme hazırlıklı, binaların depreme dayanıklı hale geldiği bir ülke olmamız beklenirdi değil mi? Maalesef insanoğlu bilime inanmadıkça, hurafelerle boş inançlarla yaşayıp, başkaları tarafından aldatılarak, yanıltılarak, yönlendirilerek yaşar. Bu kimi zaman bir tarikat, cemaat, örgüt lideri olur, kimi zaman politik fikirler çevresinde fanatizm olur. Yıllardır ülkede var olan kutuplaşma derinleştikçe, Reisten yana olan olmayan gibi bir ayrım yapıldıkça gerçeği görmek zorlaştı.
Ülkemizin gerçeği olduğu bilinen ve bilim insanları tarafından tane tane anlatılan öldürücü deprem gerçeği karşımıza bir kez daha çıktı. Yarın Bursa’da Balıkesir’de İstanbul’da deprem yaşanma ihtimali olduğunu da bilim insanları söylüyorlar. Gerçekten bilgiye ve bilime önem verip, rant uğruna çoluk çocuğun canına kıymayı vicdanen kabul etmeyecek yöneticiler tarafından yönetilmeye başladığımızda bu depremler bu kadar yıkıcı olmayacak. Yakın vadede böyle gelişmeler yaşanacağından pek ümitli değilim. Ancak 1999’dan itibaren yapılan inşaatlarda çok daha iyi denetim yapılsa standartlar yükseltilse idi bu denli ölüm ve acı yaşar mıydık? Elbette hayır. Pekiyi dert can kaybını azaltmak mı, büyük büyük binalar dikerek serveti daha da yükseltmek mi? Derdin ikincisi olduğu bugün açık seçik ortada.
Deprem karşısında hükümetimiz ne yapıyor? Cumhurbaşkanımız öfkeli bir yüz ifadesi ile birileriyle hesaplaşacağını söylüyor. İlgili kurumlar Twitter’ı durduruyor, yavaşlatıyor. Oysa birçok insan sosyal medya üzerinden haberleşiyor. Yardım çağrısında bulunuyor. Belki hayat kurtarıyor. Belki de hayatları kurtuluyor. Ama daha önemli bir şey var onlar için. Bazıları hükümeti eleştiriyor. Yardımın yetersiz olduğunu, devletin nerede olduğunu soruyorlar. Yüce hükümete dil uzatan kullanıcılara nasıl tahammül edilebilir? Elbette etmiyorlar. İnterneti kısıtlıyorlar. Basit uygulamalar indirip insanlar yine haberleşmeye devam ediyorlar. Halka rağmen hükmetmeye çalışan bir hükümet var karşımızda.
Karşımda çocuklar ölürken, ihmali olan insanları eleştirmeyi siyaset sayıyor aktroller. Oturdukları sıcak koltuğunda maaşlarını alırlarken. Halkın derdine derman olması gerekenler, üzerlerine leke gelmesin, yaklaşan seçimlerde yara almasınlar diye türlü hesaplara giriyorlar. Enkaz altından çıkan insanların şikayetlerini bile ucu hükümete dokunuyor diye yarıda kesiyor devlet televizyonunun spikerleri. Devleti parti devleti haline getirmek, tüm yetkiyi bir kişiye vermek çok tehlikeli derken de bunu siyaset zannediyorlardı. Artık en görmeyen yürekler, gözler de görsün bu gerçeği. Geleceğimiz güzel olsun. Yeter artık.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar