Son Dakika
Sevgili okurlarım; Eğer çok boyutlu bir sorunla karşı karşıya iseniz o sorunu bütün boyutlarıyla ele alıp, kapsamlı bir çözüm bulmak zorundasınız. Eğer, çok boyutlu sorunun sadece bir parçasına odaklanarak bütününü çözmeye yeltenirseniz, kısır döngü içine düşersiniz, sorunu çözdüğünüzü zannederken kendinizde sorun olursunuz.
Bugün, yaşadığımız coğrafyada yaşayan toplumların maddi ve manevi sorunları iç içe geçmiştir, onun için bölge halklarının sorunları parça parça değil de, top yekün ele alınmalı, birlikte çözme çaresi bulunmalı. Bu anlamda son dönemde gündemde olan Kerkük vilayetinin sosyolojisini örnek göstererek, bölge insanlarının huzura kavuşacağı, ortak bir seçenek bulmaya katkısı olabilir diye düşünüyorum.
Bence bir toplumun sosyolojisini iyi algılamak için o toplumda belli bir süre yaşamak gerekir. Ancak o zaman doğru ve sağlıklı bir sonuca ulaşabilirsiniz.
Ben, 2 yıl Kerkük’te kaldım, dünyada eşine az rastlanır bir toplumdur, Kerkük toplumu.
Öncelikle şunu ifade edeyim, aşağıda Kerkük sosyolojisi ile ilgili yaptığım tespite Saddam ve Barzani tarafından farklı amaçlarla sonradan yerleştiren Araplar ve Kürtler dahil değildir, benim söz konusu ettiğim çok eski tarihten beri Kerkük’te yaşayan halklardır.
Önce, Kerkük’te hangi halklar yaşıyor ona bakalım.
– Arap Şia ve Sunniler.
– Türkmen Sunni ve Aleviler.
– Sunni ve Kakai Kürtler bilmeyenler için burada bir parantez açayım; kakai kürtleri kültürel olarak Tunceli de yaşayan insanlarımızla benzerlik arz ediyorlar .
– Bir miktarda Hristiyan’lar mevcut.
Farklı Kürtlere sahip bu halklar, kendi öz yapısını kaybetmeden birbiriyle sentez olup, ortak ortak doku oluşturmuşlar, yani Kerkük’lü bir kişi hem Türkmen, hem Kürt hem de Araptır, belki size garip gelir amma hatta bir miktarda Hristiyan gibidir.
Bu insan toplumları o kadar kaynaşmışlar ki, birbirinin dilini çok rahatlıkla konuşuyorlar.
Bir Türk, Kerkük’e gittiğinde herkesi Türkmen zanneder. Çünkü, Kerkük’te herkes Türkçe bilir. Keza, Kürt gittiğinde herkesi Kürt, Arap gittiğinde herkesi Arap zanneder. Ben Kerkük’te yaşadığım 2 yıl süresince,Kerkük halklarında birbirine karşı en ufak bir ayrımcılık yaptıklarını görmedim. Yani kendi kimliğini kaybetmeden, asimile olmadan gönüllü kaynaşmanın laboratuvarı gibidir Kerkük.
Zengin petrol yatakları olduğu halde insanları çok fakirdir, tek nedeni Irak’ta egemen olan ırkçı yapılarla yaşam tarzı farklılığıdır. Dolayısıyla, Kerkük halkları ihmal edilerek cezalandırıyorlar.
Anlayacağınız Kerkük ne Türkmen ne Arap ne de Kürt vilayetidir, birbiriyle sentez olmuş halkların vilayetidir .
Türkiye’yi yönetenler Kerkük sorununu, Kerkük sosyolojisine uygun bir şekilde ele alırsa Kerkük halkının çektiği acıları sonlandırmaya öncülük edebilirler. Aslında Türkiye halkı bölge sorunu top yekün ele alırsa, çözümü de bütün halkları kapsayacak şekilde yaparsa anti emperyalist seçenek yaratabilir.
Şu anda sayın Erdoğan’ın izlediği yöntemle Türk halkının bölge halklarını birleştirip ortak çözüme öncülük yapmasının olanağı yoktur .
Zira, sayın Erdoğan pragmatik bir kişi bütün planlarını iktidarda kalmak için yapıyor, bu olgu Türkiye’nin insiyatif kullanma olanağını yok ediyor.
Bizim sorunlarımıza emperyalist devletleri dahil ettiğimiz sürece, giderek çıkmaza düşeriz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar