Son Dakika
Yarın gece saat yirmi dört itibarı ile bir yılı daha geride bırakacağız. Geride bırakmaya hazırlandığımız bir yıldan neler umduk ama neleri bulabildik. Umarım yeni yıldan beklediklerimizin bir çoğu bizi birazcık olsun mutlu edecek, en azından hayal kırıklığı yaratmayacak kadar gerçekleşir. Sağlığımız bozulmadan, cep delik cepken delik kalmadan, aile huzurumuz, ülke huzurumuz bozulmadan…
Böylesine umutların yeşerdiği ve gerçekleşmesi, sağlıklı, mutlu, ekonomik ferahlığın evlerimize de uğradığı bir yıl dileklerimle Yeni Yılınız Kutlu Olsun.
Yeni yılı karşılamaya hazırlandığımız ve hemen hemen bir çoğumuzun bunu nasıl yapacağımız besbelli.
Bir çok evde, bu hayat pahalılığında eğlence yerlerindeki yeni yıl kutlamalarına katılamayanlar için gecenin anlam ve ehemmiyetini, Ailece evde kutlama yapabilme altyapısını oluşturmak için kendimce hazırlıklara başladım bile…
Ben, beni bileli, yeni yıl kutlamalarının en gözde yöntemi alkol alınarak eğlencenin doruğuna varabilmektir. Bunu evde de yapsanız, bir eğlence yerinde kutlama mutluğunu yakalayanlardan da olsanız işlem aynıdır. Sızıp uykuya dalıncaya kadar alkolle kol kolasınız. O izin verdiğince ve elverdiğince ayık kalabilirsiniz ve öyle bir an gelir ki yenik düşüp, ya körkütük sarhoş olur gecenin kalan bölümünden, ertesi günün başlangıcında başınıza geleceklerden bihaber öğlenden sonrasına, ayılıp hayallerinizden uyanıncaya kadar yaşamdan uzaklaşırsınız. Veya; direnir, eğlenir ve gecenin sabahlara kadar keyfini çıkarmaya bakarsınız, yarının, yeni yılın ne getirip, götüreceğini umursamazsınız.
Bu yeni yılın getirecekleri konusunda olası sürprizler neredeyse ortadan kalktı. Sürpriz; bilmeden ansızın karşılaştıklarımıza diyoruz ya. Bu yeni yıla girmeden başımıza gelecekleri fazlasıyla biliyoruz ve ona göre bu gece bir çok şeyi unutarak gecenin keyfini çıkaracağımız bir gece olacak.
Her yıl, yeni yılı karşılamaya hazırlanırken söylenenler vardır ama ne kadarı gerçekleşir tam olarak bilemediğimiz ve yaşamımızı etkileyecek o, davetsiz misafirlerimiz dediğimiz “zamlar”, alışmıştık ancak o sürpriz torbasından tam olarak neler çıkacak bilemiyorduk. Bu yıl bir değişiklik yapıldı. Yeni yıldaki davetsiz misafirlerimizin neler olduğu, neredeyse tüm aralık ayı içinde kafamıza vura vura dile getirildi, medyada yazıldı, çizildi.
Oysa ki, AKP’den önce öyle miydi.
Zam dediğiniz yılda bir kere yapılırdır.
Oda sadece yılbaşında.
Şimdi her gün zam yapıldığı yetmiyormuş gibi, yılbaşında da zam yağmuruna tutuluyoruz.
Dar gelirliyi bu zamlara alıştırmak için öngörülen bir yöntem gibi ama, yıllardır bu yeni yıl “zamları”na alıştığımız için artık pek de canımızı acıtmayacak gibi.
Evlatlarına ve torunlarına harçlık veremediği için çok üzülen anne ve babaları biliyorum.
Açlık ve fakirlik sınırında inim inim inleyen işsizler, emekli dul ve yetimler biliyorum.
Akşamları pazarlarda atılan meyve ve sebzeleri toplamak için pazar alanını arşınlayan analar görüyorum.
Geçim sıkıntısından yıkılan birçok yuvalar biliyorum.
Bu ülke de bir eli yağda bir eli balda lale devrini yaşayan insanları da biliyorum.
Tıpkı vurguncu ve soyguncular gibi.
Ve asgari ücretliye, emekliye dul ve yetime zam yaparsak ekonomi sarsılır diyeceksin.
Her türlü imkânın en iyisini lale devri yaşayana vereceksin milleti de açlık ve sefalete mahkûm edeceksin.
Dinden, imandan ve haramdan bahsedeceksin…
Bunun adına da ahlak ve adalet diyeceksin…
Atalarımızın “Tok açın halinden anlamaz” demeleri de bu yüzdendir. Hakikaten aç olanın halinden tok olan anlamıyor.
Onlar ne bilir ahlakı vicdanı ve de yoksulluğu.
Onlar sadece türkülerde dinlemiştir yoksulun halini veya siyaset için söylemiştir, “Garip guruba, fakir fukara” söylemi.
Yöneticiler yönettiği toplumun gereksinimlerini değerlerini nasıl yaşadıklarını iyi bilmeli ona göre davranmalı.
O nedenledir ki, zaman zaman dini inançlarımız nedeniyle tartışılan Yılbaşı Gecesi’ni kutlarken yeni yılla ilgili hayallere hiç dalmayın. Sadece eğlenmek için ve yanı sıra da, unutmak için gecenizi gece etmeye bakın. Bizlerin ne hale düşürüldüğümüze de “ah”layıp “vah”lanmayın. Üzülmeyin de!. “Karnı tok” olanlar “açlar”ın halinden anlamazlar”. Onların tuzu kuru!
Bu haftaki yazımı; Cahit Sıtkı Tarancı’nın Memleket isterim şiiriyle sonlandırayım.
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir ölümden olsun
Yeni yılınız kutlu olsun.
BENZER HABERLER