logo

Ortadoğu öngörüsü

Kıymetli okuyucular,
Değerli dostlar.
Daha önce düşüncelerimi paylaşmıştım. Suriye için kadim komşumuz demiştim. Oysa kadim birlikteliğimizin başlangıcı 1516 da Osmanlı sultanı I.Selim’in Memlüklülerle yaptığı ve kazandığı, başkent Şam yanıbaşında bulunan Mercidabık meydan zaferidir. Suriye toprakları bütünüyle Osmanlı’nın eline geçmiştir. Yönetim Sultanının atadığı Şam ve Halep valiliklerince deruhte edilmiştir. Dile kolay geliyor 1516 dan 1920 ye kadar tam 404 yıl bu topraklarda hakim olmuşuz, adaletle yönetmişiz. Adil ve hakça bir yönetim olunca Suriye’de yaşayan halklar olarak Arablar, Türkmenler, Kürtler, Dürziler, Süryaniler, Kıptiler vs. Aynı şekilde Sünniler, Hanefiiler, Aleviler, Şafiiler, Yahudiler, Ortadoks hristiyanlar gibi farklı dini cemaatler hep birlikte beraberce yaşam sürdüler ve Osmanlı devletinden destek gördüler.
I. Dünya savaşı sırasında 1916 da, 1920 yılına kadar batılı devletler İngiltere ve Fransızların işgaline maruz kalan bu kadim topraklar, İngiliz ajanlarca kışkırtılarak dini, mezhebi ve etnik ayrılıkların hakimiyetine düştü.
I. Dünya savaşı esnasında, 1916 da yapılan, Sykes-Pıcot (Sykes, İngiliz diplomat -Picot Fransız diplomat) anlaşmasına uygun olarak 1920 de Fransa’nın işgaline/ kontrolüne bırakıldı. Yıllar sonrasında II Dünya savaşını müteakiben 24 Ekim 1945 yılında Birleşmiş Cemiyetler birliğinin onayı ve Fransa’nın çekilmesi ile Suriye devleti kurulmuş oldu, ortaya çıktı.
1948 de bağımsızlığını ilan eden Suriyelilerin son 76 yılının 61 yılını Suriye’nin Lazkiye bölgesinin Kardaha şehrinden olan Arap-Alevisi ESED ailesi ve Bass partisi tarafından despot bir şekilde yönetildi. Siyasi otorite bu ESED ailesinin elindeydi. Önce baba Hafız Esad, sonrasında da. Cumhurbaşkanın’ ın kardeşim ESED diyerek arka çıktığı, ülkeyi terk edip Aralık 2024 te Rusya’ya kaçan Oğul Beşar ESED zulümle yönetti.
Beşar Esad in yönettiği ülkede 2011 yılından sonra Aralık 2024 e kadar iç savaş hüküm sürdü. Suriye tamamen taru mal oldu. Ekonomik olarak tahrip olan alt ve üst yapının zararı 400 milyar doları geçti yaklaşık 15 milyon Suriyeli yerinden, yurdundan, evinden edildi. Ülkesini kaçarak terk etmek zorunda kaldı. Yaklaşık 10 milyon kadar Suriyeli kaçarak Türkiye’ye sığındı. Bu arada hükümetimiz koruyucu ve kollayıcı olarak 250 milyar dolar kadar gücü, Suriyeli mülteciler için harcamak zorunda kaldı.
Bazı yerleşim yerlerinde Suriyeli lerin nüfusu yerli halkı geçti, denge bozuldu. İş dünyası istihdamı çalışanlarımızın aleyhine bozuldu. Bazı ilköğretim okullarında yerli öğrenciler azınlığa düşünce eğitim kalitesi çok düştü. Hastanelerde sıra bile beklemeksizin ücretsiz bir şekilde tedavi gören Suriyelilerin şımarıklığı vatandaşları çileden çıkardı. Tepki büyüdü, dostluklar bozuldu.
Bazı siyasi partiler bu konuyu sahiplenerek siyaset sahnesinde yer edindiler.
Devlet başkanlığı görevindeyken Aralık 2024’te Rusya’ya kaçan Beşar ESED, önce Halep olmak üzere başkent Şam’ı 12 gün gibi kısa bir süre içinde ÖSO ya karşı koruyamadı ve terk edip kaçtı. Suriye Ordusu dağıldı. Halk ÖSO’yu sahiplendi ve coşkuyla destekledi. ÖSO’nun lideri olan Ahmet el ŞARA yeni oluşan hükümet başkanı olarak kabul gördü.
ÖSO yu desteklediğini beyan eden bizim iktidardaki, Cumhur ittifakı hükümetimiz bu yeni oluşan hükümete sahip çıkarak yoğun bir diplomatik çalışmayla batının gelişmiş devletleri ve Arap devletleri arasında pozisyon elde etme uğraşısına girişti.
En belirgin iddiası olarak, bu vesile ile milletimizin 40 yıldır başının belası olan PKK terör örgütünü ve Suriye’deki uzantısı olan PYD ve YPG ile baş edilebileceğine inandı. Bununla siyasi bir başarı elde edeceğini sandı. Milletimizi algı yönetimi ile yanılttı. Oysa kısa zamanda durumun böyle olmadığını milletimiz gördü.
Çünkü geçen hafta İtalya’nın ev sahipliğinde ve Amerika’nın önderliğinde Roma’da yapılan Suriye’nin geleceğinin tartışıldığı toplantıya Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya katılırken Ülkemiz davet bile edilmedi, hatta bloke edildi.
Beşar Esed’in davetiyle Suriye’de askeri destekçisi olarak bulunan Rusya ve İran geri çekildi . Teröristlerin hamisi ve destekçisi olan, güya müttefikimiz Amerika, oradaki askeri gücünü arttırdı ve daha muhkem bir alana konuşlandırdı.
İktidar ikinci olarak ülkedeki ekonomik çöküşün ve enflasyonun mevcut ülkemizde beslediğimiz yaklaşık 10 milyon Suriyeli göçmenlerin büyük bir kısmının ülkelerine geri gideceğini söylüyor. Bununla da ülkedeki ekonomik çöküşün ve enflasyonun ,işsizliğin düşürüleceği iddiasıyla algı yönetimi yapıyor.
Bir diğer iddiada da darmadağın edilen ülkenin şehirlerinin ve alt yapısının inşaasında ülkemiz firmalarının çok öncelikli olacağını iddia ediyor. Böylelikle ekonomik olarak cari açıkların kapatılacağını, enflasyonun düşürüleceğini iddia ediyorlar.
Buradan tekraren bir kez daha öngörümü ve inandığımı ifade ediyorum. Müttefikimiz, dostumuz(!!!!) olduğu var sayılan Amerika’nın 1950 li yıllardan beri hazırladığı BOP projesi tıkır tıkır işletiliyor. Ve Ortadoğu’nun uygun bir şekilde dizayn edilmesi devam ediyor. Gazetemiz KESTEL YÖRE de, 11 Aralıkta yazdığım “Yakın Coğrafyamız Ortadoğu” başlıklı yazımızda http://www.kestelyore.com/yakin-cografyamiz-ortadogu.html konuyu ve düşüncelerimi tekraren okuyabilirsiniz.
Daha Suriye özelinde konuşulması gerekli çok konu önümüze servis edilecektir. Bu ülkemizin en önemli BEKA sorunudur. Valiliğimizin ifadesine göre,şu ana kadar Bursa’mızda kayıtlı olan 230 bin Suriyeliden sadece dört bini yani sadece yüzde beşi geri dönüş yapmıştır. Kahir ekseriyeti geri dönmeyi düşünmemektedir. İçişleri bakanlığımızın açıklamasına göre bu sayı tümüyle 81 binler civarındadır.
Türkiye olarak işimiz zor ve oldukça karmaşıktır. Umarım ve arzu ederim ki ben yanılayım ve iktidar iddia ettiği beyanlarıyla milletimizi kandırmamış, algı yönetimi yapmamış olsun.
Gününüz neşeli verimli geçsin.
Sağlıcakla kalın, huzurlu olun.

Share
136 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

8+9 = ?