logo

28 Eylül 2025

Çare Her zaman Kendiniz siniz!


Ramazan Kestane
ramazan@kestelyore.com

Sorgulamayan bir toplum, karnını doyurmakla midesini doldurmak arasında ki farkı sorgulamıyorsa, Ülke varlıkları yerli yabancı birilerine peşkeş çekilmesinin bu gününe, geleceğine konulan ipotek olduğunun, yolsuzlukların ya farkında değil veya umursamıyorsa, yasakların yandaşlar için değil doğruyu söyleyenlere, aydınlık bir geleceğin savunucularına, uyarı görevini yapanlara uygulandığı bir dönemden geçerken halkın %35-40’ının bütün bu olaylar karşısında kararsızlığının literatürde karşılığını bulmak gerçekten zor.Toplumun temel değerlerinin erozyona uğradığı bir süreçte bu defa söz konusu edeceğim 3Y: Yasama, Yürütme, Yargı.
3 Y: Yasaklar, Yoksulluk, Yolsuzluk bundan bahsetmeye bile gerek yok.
Ama, Diğer 3 Y: Yasama, Yürütme, Yargı.
Tek adamın himayesinde olursa her şey, bu ülkede ne haktan, hukuktan, ne adaletten, ne de insan haklarından bahsedemez kimse.
Başkasına geldiği zaman yargı ne diyorsa saygı duyulmalı, derken iş kendine geldiğinde anayasa kararlarını bile tanımayanların bu ülke için hak, hukuk, adalet getireceğini beklemek ancak züğürt teslisli olur.
Yasamada; bana yasak, sana yasal,Yürütmede; benim payıma yok, Sana ayakkabı kutuları dolusu serbest çok, Yargı; işine gelmeyen yazılana, söyleyene ceza, yandaşa özgürlüğün daniskası.Bunun bozulmuş bir düzen olduğu, bu bozuk düzenin kontrolsüz güce sahip olduğunu düşünen Tek Adam anlayışının bir sonucu olduğu bilinmelidir.
Kontrolsüz güce sahip olduğunu düşünen insanın gerek devlet başkanlığında gerek kurumsal dünyada deliliklerinin bedelini masum insanlara ödeten liderler için işlerin genellikle kötü bittiğinin unutulmaması gerektiğini yakın tarihe baktığımızda 60 milyondan fazla insanın ölümünden sorumlu Hitler örneğinde görebiliriz.
Fransız filozof Alain 1952 tarihli “Politique” adlı kitabında “kontrolsüz her güç deliliğe yol açar” diye yazmıştı. Siyasi liderlerin sürekli aşırı güç deneyimleriyle şımarmasını temsil eden bir kişilik bozukluğunun bilimsel tanımı Yunanca’da “kibir” ve “küstahlık” anlamı içeren Hubris sendromudur
Yapılan tanımlamalara göre sendrom, öncelikle kişinin gücü tatmaya başlaması ve olayların merkezinde bulunmaktan keyif almasıyla başlar.
Başarı ve gücü elinde bulundurma hissinin verdiği hazla devam eder.
Zamanla narsizm, gerçeklikten kopuş ve hatta akli dengesizliklere varan seviyelere ulaşabilir.
Bu seviyelere ulaşan sendrom ile artık bağımlılık yapan gücü bırakmak, kişi için çok zordur ve kişi bunun olmaması için her yolu denemeye hazır olabilir.
David Lloyd George, Margaret Thatcher, George W. Bush ve Tony Blair. Bu sendromu yaşamış kişiler.
Bunlar bizim ülkemizde yaşamış veya yaşayan değiller…
Bizde halen kim yaşıyor???
20 milyon km² Osmanlı toprağının 1683 yılında 2.Viyana kuşatması ile başlayan toprak kaybı sonunda elimizde kalan bir avuç toprağı bize Vatan yapan, kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ 15 yılda çağdaş, laik, demokratik, saygın, devrimleri ile Dünyaya örnek bir Ülke yapan, Dünyaya ve BAZILARINA Örnek bir lider; Üreticisine “Ananıda Alda Git” demeyen, “Köylü Milletin Efendisidir” diyen Mustafa Kemal ATATÜRK var.
Titrer misiniz, silkinir misiniz, uyanır mısınız bilemem..Ancak, Dünyanın saygın, insanca yaşayan bireyi olmak istiyorsanız, Bu işin çaresi kendinizsiniz…

Share
388 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

10+2 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ATATÜRK VE ANITKABİR

    06 Ekim 2025 Yazarlar

    Yazarı: Ali Güler… Anıt mezarlar, bütün ülkelerin devlet adamları, liderleri için, onların hatıralarını yaşatmak için yaptıkları önemli eserlerdir. Atatürk, “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demiştir. Atatürk, 10 Kasım 1938 günü saat 9.05’de öldü. Atatürk’ün yüzünün ve ellerinin mulajları-maskları- alındı. İslami usullere göre yıkanarak kefenlendi. 11 Kasım 1938 günü, Atatürk’ün naşı “tehnit” edildi. Kurşun tabuta kondu. Kurşun tabut da gül ağacından yapılan bir taşı...
  • TARİHİMİZ VE KAHRAMAN KADINLARIMIZ

    29 Eylül 2025 Yazarlar

    Anadolu tarihi incelendiğinde, kadınların yalnızca aile yaşamında değil, toplumun kaderini belirleyen kritik anlarda da ön saflarda yer aldığı görülür. Bu kahramanlık örnekleri yalnızca sözlü kültürle değil, resmi belgeler ve tarihsel kayıtlarla da günümüze ulaşmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sırasında Erzurum’da yaşanan Aziziye Tabyası müdafaası, kadınların ilk kez kitlesel bir şekilde cephede yer aldığını göstermektedir. Dönemin Erzurum Şer’iye Sicilleri ve askerî raporlarında, halkın kadın-erkek ayırt etmeksizin silahlandığı, düşm...
  • Gördüğünüz Tablo

    29 Eylül 2025 Yazarlar

    Değerli Okuyucular, Kadirşinas Dostlar. Ülkemizde maalesef çokça bir şeyler oluyor. Her birimiz bir şekilde olanlardan haberdar oluyoruz. Üzülüyoruz, şaşırıyoruz, merak ediyoruz, fakat kabullenmekte inanmakta zorlanıyoruz. Çünkü olanlara farklı açılardan bakıyoruz, farklı kaynaklardan bilgileniyoruz. Kimse kusura bakmasın taraftar olarak değerlendiriyor yorumluyoruz. Haklıyı, doğruyu, bizim olmayanı kabul etmiyoruz. Aksine menfaatperest değerlendiriyor, ilkesel değil kişisel davranıyoruz. Haktan yana olup, adaleti g...
  • Çare Her zaman Kendiniz siniz!

    28 Eylül 2025 Yazarlar

    Sorgulamayan bir toplum, karnını doyurmakla midesini doldurmak arasında ki farkı sorgulamıyorsa, Ülke varlıkları yerli yabancı birilerine peşkeş çekilmesinin bu gününe, geleceğine konulan ipotek olduğunun, yolsuzlukların ya farkında değil veya umursamıyorsa, yasakların yandaşlar için değil doğruyu söyleyenlere, aydınlık bir geleceğin savunucularına, uyarı görevini yapanlara uygulandığı bir dönemden geçerken halkın %35-40'ının bütün bu olaylar karşısında kararsızlığının literatürde karşılığını bulmak gerçekten zor.Toplumun temel değerlerini...