Son Dakika
Değerli Okuyucular
Kıymetli Dostlar.
Tam on dört gün önce benim için, takvimsel döngü olan yılbaşını hep birlikte idrak ettik. 2022 yılını bitmiş olarak kabulle 2023 yılını başlatmış olduk. 2023 yılı bir asırlık geçmişi olan Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına başladığımız yeni bir dönemdir.
Doğrusunu söylemek isterim. Sizler hepiniz, bu dönemi, 2023 yılını zaman ölçeri olarak bana göre tam İki saat öncesinden başlattınız, idrak ettiniz. Ben ise yılbaşını o an itibarıyla bulunduğum Polonya’nın başkentinde Varşova’da, iki saatlik gecikmeyle karşıladım. Varşova’da havai fişek ışıkları altındaydım. Oldukça soğuk sayılabilecek bir havada ve açık alanda, Varşova’da Tekstil işi yapan kuzenim ile birlikte idrak ettim.
Burada size Varşova’yı anlatmayacağım. Ama ifade ediyorum. Biz Türk milleti kentleşmede sınıfta kalmışız. Ağlayanımız yok, anlayanımız yok, bizi yöneten zevatın ufku yok. Vizyonu, bilgisi, görgüsü olanın da siyaseten şansı yok.
Çünkü bizi yeşil Bursa, yeşil diyerek kandırmışlar. Sanayi kenti Bursa diyerek uyutmuşlar. Tarım kenti, turizm kenti diyerek yanıltmışlar. Hoyratça tüm Bursa’nın, ilçemiz Kestel’in talan edilmesine çanak tutulmuş. Yüce yaratıcının bu kente armağan ettiği doğal zenginliğin yok edilmesine hep birlikte sessiz kalmışız.
Bu kent sahipsiz kalmış. Herkes, hepimiz sorumluyuz.
Faturayı da kirli hava, plansız karışık bir kent, yoğun trafik, niteliksiz sosyalleşme, gereksiz zaman kaybı, stresli yaşam, sağlıksız gelişme, görece görsel zenginlik olarak ödüyoruz / ödeyeceğiz.
Gidin, gezin, görün Kentleşme nasıl olur. Trafik problemi, ulaşım sorunu nasıl halledilir. Yeşil nasıl korunur yaşatılır. Şehir hayatı ve sosyalleşme nasıl olur hissedin derim.
Bursa’mızın bence en kıymetli ilçesi Kestel nasıl mahvedilmiş? Bir düşünün.
Son kırk yılın muhasebesi yapılabilse, hep birlikte suçüstü yakalanırız. Faillerinimi, Şahitlik eden, yataklık eden, suç ortaklığı yapanlarımı arıyorsunuz? Lütfen etrafınıza bakının, kendinize de pay çıkarın. Zararın neresinden dönersek dönelim, kârdayız.
Üstad bakın nasıl demiş..
“ Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak.
…..
Çatırtılar geliyor gök kubbemizden “
Kaçış yok, ben dahil hepimiz bu durumdan sorumluyuz. “Gelecek bir gün mutlaka gelecek.” Duruma hakim olmak, korumak, kurtarmak ve hatta iyileştirmek, rehabilite etmek hala mümkün.
Çocukluk yıllarımdan iyi hatırlıyorum. İlçemizin logosu olan çileğimizin kokusu otosansitin oralardan hissedilir, şeftali kokularına ağır basardı.
Dünyaya sattığımız şişelenmiş su işletmelerinin ilçemizde konumlanması boşuna değildir. Uludağ’ın ekolojik zenginliğinden nemalanan kaynak sularımız artık litre olarak satılır, dağıtılır oldu. Gariplerin sofrasında bulunamıyor, yok edildi.
Bölgenin ekonomik kalkınmasında büyük payı olan Çimento fabrikamızın ve ayrıca düşük kalitede kömür kullanan sanayi işletmelerinin partiküler baca gazları emisyonu nedeniyle çeşitli hastalıkların bölgede yaygınlaşması önlenememiştir.
Boyahanelerin, sanayinin izinsiz kaçak kullandıkları yeraltı suyumuz takip edilememiş ve plansız, hesapsız bir şekilde sanayi bölgeleri ULUDAĞ, KOSAB, BOSAB oluşmuştur. Yeraltı kaynaklarının kullanılması ile toprağın, ovanın nemi azalmış, verimliliği kaybedilmiştir.
Gezince, görünce kıyaslama yapıyorsunuz, farkı ve farklı olanı görüyorsunuz. Üzülüyorsunuz. Ancak hala çözüm üretmek mümkün. Sivil toplum kuruluşları olarak örgütlenme ve mücadele edilmesi gerekiyor. Yerel anlamda birliktelikler, demokratik siyasi tepkiler, bilgi paylaşımları önem arzediyor.
Esasen bu yazımda maksadım Demokrasi ve Atılım partisinin ilçe kongresini irdelemekti. Göreve gelen yeni Başkan Mümin Bahar’ı ve yönetimini kutlamaktı. Başarılar diliyorum.
Gününüz neşeli bereketli geçsin.
Sağlıcakla kalın. Mutlu olun.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
18 Eylül 2023 Yazarlar
16 Eylül 2023 Yazarlar
15 Eylül 2023 Yazarlar
02 Eylül 2023 Yazarlar